Dans işine de el attım, hayırlısı!
'Fame' diye bir dizi vardı, hatırlarsınız. Bir sanat okulunda, kimisi oyuncu, kimisi dansçı, renk renk çeşit çeşit konservatuvar öğrencilerinin hayatlarını konu alan bir yapımdı. Benim yaşlarımdaki ne kadar 'sanatçı arkadaşım'la konuştuysam, hepsi çocukluk yıllarında o dizinin meraklısı çıktılar, ilginçtir! O dizi sayesinde, bazılarımız oyuncu, şarkıcı olmaya karar vermekle kalmadı, hepimize bir dans sevgisi geliverdi! Lise yıllarında dizide gördüğümüz figürleri gelişigüzel ve aklımızda kaldığı kadarıyla birleştirip, içler acısı koreografilerle, utanmadan bütün okula 'sunduğumuzu' hatırlıyorum! Şimdi olsa, o hareketleri bir topluluk önünde yapmanın bedeli o kadar yüksek ki benim için, hiçbir sponsor, hiçbir şirket, hiçbir prodüktör karşılayamaz! Halbuki 16 yaşında 'elektrik bugi' figürünü, bale adımlarıyla bütünleştirmekten gurur duyuyorsun! Ergenlik böyle bir şey işte... Bunu iç rahatlığıyla beşyüz kişiye yapıp, sonra aynı günün akşamüstü, bakkala ekmek almaya yollandığında, dönüşte, elinde naylon torbayla mahallenin gençlerinin önünden geçmeye utanırsın!
BEN 32, SAİT HOCA HEP AYNI! Aynı yıllarda dansçı olma fikrine son derece sıcak bakıp, bu engin yeteneğime bir de eğitim eklemek için Sait Sökmen'in dans stüdyosunun yolunu tutmuştum! Gaye Sökmen'le yeni evlenmişlerdi galiba, şimdinin ajans sahibi koskoca Gaye Sökmen, kırk iki kilo, küçücük, civciv gibi bir şeydi. İşin enteresanı, o yıllardan 16 sene sonra, 'Hırsız Var'ın çekimine, Sait Sökmen geldi. Ben olmuşum 32, Sait Hoca'da o zamandan bu zamana en ufak bir değişiklik yok! Herneyse efendim. Bir yıldan fazla zaman cazdans kurslarına katıldım, pek de eğlendim. O zamanın mankenleri, bir iki dansçı, üç beş şişman ev kadınından oluşan sınıfımıza devam etseydim, bir Hülya Aksular olabilirdim belki, yazık oldu! Sıfıra yakın bir ihtimal de olsa, öyle düşünmek hoşuma gidiyor. Dansçıların sıradan insanlardan farklı yanları vardır. Vücutları sporcularınki gibi şişmez, çok estetik olur. Yürümeleri, boyunlarını tutmaları bile bir hoştur. Vücutlarına iyi bakarlar, ne giyseler yakışır. Hele bir de üşütmemek için boyunlarına havalı bir atkılar, eşarplar atarlar ki, ohooo, bitti. İyi bir dansçı kanepede yanınıza oturup kalktığında, gözünü kapatsanız hissetmezsiniz! Halbuki ben kendimi kanepeye öyle bir atarım ki, bütün ev, hatta apartman bu bilgiye sahip olur! Yani zaten dansçı olarak başarısız bir kariyer beni bekliyor olurmuş, Allah kurtarmış. Fakat ben bıraksam dans beni bırakmıyor kardeşim! Son dans maceramsa, reklam çekiminde gerçekleşti. Bir gittik ki, sürpriiiz, 150 kişilik Anadolu Ateşi sette! Sanıyoruz ki onlar dans edecek, biz rol yapacağız. Meğer onlarla birlikte, en önde biz de koreografiye uyarak yokuş yukarı yürüme hareketini yapacakmışız... Şunu açıklığa kavuşturmak isterim: Hayatımda hiç spor yapmışlığım yok. Cazdans sınıfını saymazsak! Dans etmeyi severim, bıraksanız saatlerce dans ederim, ama kendi figürlerimle. Sallapati dans ederken vücut kendini ayarlıyor, yorulan kasları bırakıp, ötekilerle yeni figürler arayışına giriyorsun. Başında Oktay Keresteci varken öyle olmuyor! İlla ki sekiz sayana kadar kendine yerlere çarpa çarpa, kafanı 'headbang' yapa yapa böyle yengeç gibi yan yan yürüyecek, sonra dört adımda dönecek, sonra asla nasıl yapıldığını çözememiş olduğum kol hareketleriyle kalça sallamaları birleştirip tekrar başlayacaksın.
OKSİJENİ EKONOMİK KULLANDIK! Anadolu Ateşi şahane estetik bir şekilde kıvırıyor tabii. Ancak bendeniz bu hareketleri durduğum yerde yaparken bile perişan oluyorum. Ayriyeten yokuş yukarı hızlı hızlı yürüyebilecek bir bünyeye sahip değilim. İkisini birleştirince, tabii arzu ettiğim performansı veremedim! Arkada Anadolu Ateşi dansçıları var, ikide bir beni ve Haluk Bilginer'i alkışlıyorlar. Hayır dalga mı geçiyorlar, ciddi mi belli değil! Bunu düşünmekten dansımıza konsantre olamıyoruz! Tam figürleri çözdüm, üzerime bir yorgunluk çökmesin mi! Hayır, tekrar tekrar, nereye kadar. Arkadaki profesyonel dansçılar 'Of hocam, yeteer' gibi protestolar savuruyorlar. Biz Haluk'la bir konuşabilsek neler söyleyeceğiz ama vücuttaki oksijeni ekonomik kullanmaya çalışıyoruz! Doğrusu ben midenin yan taraflarında bir kas grubu olduğunu bilmiyordum. Şu anda onlar sızım sızım sızlıyor. Zira o çekim o gün bitmedi ve ertesi gün tekrar Anadolu Ateşi'yle yokuş yukarı yengeç yürüyüşü yapıyordum! Hatta dün bu köşede yazımın olmamasının sebebi de bu çekimdir... Dans dünyasına hızlı bir giriş yaptım. Hülya Aksular, Sibel Sürel ve diğerleri, sileceğim sizi bu piyasadan!
|