kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Refik Durbas @ SABAH
 

Buluşma ya da 'önemsizlik'

Hayatı da bilim dünyasına armağan ettiği "izafiyet teorisi''gibi... AnaBritannica Genel Kültür Ansiklopedisi'ne göre babası Hermann Einstein, Münih'te "başarısız" bir işadamı. Martin Seymour-Smith'in dünden bugüne insanlığın düşünsel serüvenini anlattığı "Yüzyılların 100 Kitabı"nda (Boyner Holding Yayınları) çizdiği portresine göre ise babası "başarılı" bir adamı; annesi ise daha kültürlü bir kadın... Ve Martin Seymour- Smith'ten bir ayrıntı daha onun kuramını özetleyen: "Büyük buluşlarını gençlik yıllarında, diğer bilim adamlarından nispeten kopuk yaşarken gerçekleştirdi. Özel Teori'yi açıkladığı makalesi 1905'te yayınlandığında, İsviçre'nin Bern kentinde çalışıyordu ve görevi de patent verilecek ürünlerdeki teknik kusurları saptamaktı fizikçi olarak hiçbir işte çalışamadı. Üçüncü sınıf bir İsviçreli devlet memuruydu işte. Münih'te, eğitim hayatının büyük bölümünü geçirdiği lisede pek parlak bir olmadığı ve zar zor konuştuğu için etrafındaki insanlarla iletişim kurmayıp hep hülyalara dalması yüzünden "Bezgin Baba" adını takmıştı bakıcısı ona- dehasını bildik terimlerle açıklamak güçtür." Kendisi de şöyle diyecektir: "Eğer izafiyet teorimin doğruluğu kanıtlanırsa, Almanya benim bir Alman olduğumu iddia edecek, Fransa ise bir dünya vatandaşı olduğumu söyleyecektir. Teorimin yanlış olduğu ispatlanırsa, Fransa benim bir Alman olduğumu, Almanya ise bir Yahudi olduğumu söyleyecektir." Sanırım, Albert Einstein'dan söz ettiğim anlaşılmıştır.

MEKAN: DOSTLAR TİYATROSU
İşte Einstein, New York'ta bir otel odasında, rakamlarla boğuşarak "teori"si üzerine çalışırken kapısı çalınacak ve 1953 yılının bir yaz gecesi dört kişinin buluşmasına sahne olacaktır: Biri ünlü Alman profesörü, ikincisi sinemada sarışınlığıyla cinselliğin simgesi Hollywood yıldızı, üçüncüsü sinema oyuncusunun kocası eski beyzbol yıldızı ve dördüncüsü 50'li yıllarda "Soğuk Savaş"ta ABD'de dehşet verici "cadı kazanı" nın mimarı bir senatör... Dördünün de buluşma mekanı Dostlar Tiyatrosu'nun sahnesi... Çağdaş İngiliz oyun yazarı ve yönetmen Terry Johnson, bu düşsel "buluşma"da adlarını vermediği bu dört kişinin çevresinde insan hayatının önemini sorguluyor. Genco Erkal'ın yönettiği oyunda profesörü Genco Erkal, oyuncuyu Dolunay Soysert, senatörü Ali Uyandıran, beyzbolcuyu da Erdem Akakçe canlandırıyor. Canlandırıyor diyorum, çünkü bulvar tiyatrolarını televizyon ekranlarına taşıyan "mukallit" tiyatrocular gibi oynadıkları kişilikleri taklit etmeyip gerçekten, asıl ve öz kimlikleriyle yaşatıyorlar sahnede... Bu yüzden adları olmasa da tavır ve davranışlarından kimin kim olduğunu hemen kavrıyor seyirci. Erkal da Soysert de Uyandıran da Akakçe de oynadıkları kişiliklere "klonlanmışlar" adeta... Fizik bilimi ilginizi çekmeyebilir, olsun... Ama kendisinin dahi anlamakta zorluk çektiği "izafiyet teorisi"ni bir sinema oyuncusunun bizzat teorinin yaratıcısına nasıl anlattığı meraka değmez mi? Profesör, ki Hiroşima'da atom bombasına karşı çıkmıştır bir barışsever olarak, Genco Erkal'ın son sahnedeki bu duruşu simgeleyen performansı kelimelerle anlatılamaz. Bir bunun için bile, bir bunun için "Buluşma"yı görmek gerek...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Buluşma ya da "önemsizlik"   / 06-03-2005
 Ne diyorsun şair?   / 20-02-2005
 Blues gençliktir   / 13-02-2005
 Buluşma ya da 'önemsizlik'   / 06-02-2005
 Gönül adamı Vecdi...   / 30-01-2005
 Bir İstanbul kültür kitabı   / 23-01-2005
 Rüzgara yazılı...   / 16-01-2005
 Orhan Kemal'in anıları da ölüyor   / 09-01-2005
 Yıllar ve kitaplar...   / 02-01-2005
 Opera ve bale 55. başarı yılında...   / 26-12-2004
    Aktüel Pazar Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Sana mı kalmış yani bu dünyayı değiştirmek?
Çoğu zaman...
MEHMET ALTAN
Parçalanabilir kadınlar
Göğüsleri, bacakları, seks...
ÖNCEL ÖZİÇER
Son zaman modası: Abi abla aşkları
Aşka olan saygım...
ALİ POYRAZOĞLU
Kafayı yemiş bir dost...
Böyle gelmiş, böyle gitmez!...
Türk yatı 'Numarine' bir numaraya oynuyor
Türk yatı 'Numarine' bir numaraya oynuyor
Kısa süre önce dünyanın en kaliteli yatlarını üretmek için yola çıkan...
Keyif sofrasından ecel masasına
Keyif sofrasından ecel masasına
İşin erbabı, halis rakıyı daha kadehe dökülürken anlar. Ambalajı dört...
Deterjan kısırlık yapabiliyor
Böcek ilacından bulaşık deterjanına, kullandığımız pek çok ürün...
Şeker bir salgın gibi yayılıyor
Şeker hastalığı dünyada ve Türkiye'de en hızlı artış gösteren...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.