Barda tanıştığın kadın senin kadının olamaz
Gazeteci Sinan Akyüz aldatma, ihanet ve sadakat kavramlarını sorguladığı kitabında "Sizin öykünüz hangisi?" diye soruyor.
Daha önce yazdığı "Etekli İktidar" kitabıyla büyük ilgi toplayan gazeteci Sinan Akyüz, bu kez okuyucuyu aldatma, aldatılma, sadakatsizlik ve ihanet konuları üzerinde düşündürüyor. Gazetemizde görevli Akyüz ile Alfa Yayınları'ndan çıkan "Bana Sırtını Dönme" adlı kitabı hakkında konuştuk. Sohbete "Doğru kadın kimdir, doğru erkek nasıl olunur?" sorusuyla başladık. Yazar, bakın neler söylüyor: "Düzgün kadını bulmak için, erkek olarak senin düzgün bir fikre sahip olman gerekiyor. Şunu unutmamalısın; gecenin bir vakti barda tanıştığın bir kadını mutlaka yine o bara bırakmalısın. Oradan birlikte çıktığın bir kadın senin düzgün kadının olamaz. Çünkü sen de o düşünceyle oradan çıkmamışsındır. Geceyi yalnız geçirmeme mantığı vardır. Ve o anda erkeğin kafasından şu düşünce geçer. Alkol vardır. Bu durumda karanlıkta bütün kadınlar aynıdır. Doğru erkek, kendini 'mükemmel erkek' kategorisinde görmeyen erkektir." Akyüz'ün, cinselliğe bakış açısı da tartışmalara neden olacak cinsten. Erkeklerin, "kadınların da cinsellikten zevk alabileceğini ve başkaları tarafından arzulanabileceğini" öğrendiğinde şaşkınlık yaşadığını anlatan yazar, "Erkek, sevdiği kadının başka bir erkeği arzulayacağı gerçeğinden habersizdi. Bu gerçek erkeklerin pek hoşuna gitmedi. Erkeklerin her zaman içtikleri su şu anda bulanık vaziyette. Bu suyu bir türlü içemiyorlar ya da içmeye çalışıyorlar. Bu durumda hangi erkek, cinselliğine sevgiyle yaklaşabilir? Kirli bir suda iki kez yıkanılır mı?" diye soruyor. İlişkileri yazmadaki başarısının iyi gözlem gücüne bağlı olduğunu anlatan Akyüz, sözlerine şu itirafla devam ediyor: "Kadınlar bana nedense çok güveniyor. Ve birçok şeylerini benimle paylaşıyorlar. Ben de anlatılanları iyi saklamayı biliyorum." Peki, cinsellik gibi konuşulması bile güç olan bir konuyu yazmak zor değil mi? Akyüz, "Yazarken biraz edepsiz oluyorum" diyor ve ekliyor: "Okuyucu ne düşünür sorusu kafama takılmıyor. Okuyucu ile yazar farklı iki kıyının insanı olmalı." Bu kadar cinsellikten bahsedip, aşkı konuşmamak olmaz elbette. "Bence aşk geçici bir aptallık durumudur. Bir insan diğerine sevgi ve anlam kontörü yüklüyor. Kontör bittiği zaman sokaktaki sıradan ya bir kadın ya da bir erkek oluyorsun" diye açıklıyor aşka bakışını. Bir de onu en fazla okuyanların kadın olduğunu söylüyor. "Kadın ruhunu çok iyi yansıtıyorsunuz" takdiri karşısında biraz gururlu: "Kadınlar, onların deyimiyle'süzme salak erkekler' hakkında gerçekleri yazdığım için bana saygı duyuyor."
|