Ortalık tipsiz dolu...
Onun aklı başka yerde. Benimki başka yerde. Ama olsun, çok iyi anlaşıyorduk. Tam evden çıkarken müthiş bir kavga. Birbirimize girdik. Bazen tepemin tasını öyle bir attırıyor ki boğasım geliyor... "Böyle devam edemez bu iş, beni çıldırtıyorsun. Bir gün seni boğacağım" dedi. Paltolarımızı giydik. "Savaşa hayır" yürüyüşüne gittik.
***
Yıllardır görmemiştim; yolda karşılaştık. Yanında yeni sevgilisi var. "Merhaba" demek istedim. "N'olur benimle konuşma" dedi bakışlarıyla. Anladım, yürümeğe devam ettim... Ama dayanamadım dönüp arkalarından bir baktım. O da döndü, baktı...
***
İyice dağıttı bu aralar. "Çok içiyorsun bırak yahu" dedim. "Her inişin bir çıkışı vardır. Mesleğimde yükselmek için içiyorum" dedi...
***
"Evlenelim artık biz" dedi. "Ben evlenmem. Evlilik bir hapishanedir" dedim. Ayrıldık. Şimdi ikimiz de tek kişilik hücrelerde yaşıyoruz.
***
"Hiç tipim değilsin" dedi bana. "Sen de benim hiç tipim değilsin" dedim, ona... Uzun zamandır birlikteyiz. Çok iyi anlaşıyoruz. "Ama bil ki tipime rastlarsam seni bırakırım"dedim geçen gün. "Ben de tipime rastlarsam seni bırakırım" deyiverdi. İkimizin de hiçbir şansı yok. Ortalık tipsiz dolu.
***
Kemal Hoca, bizim oğlanın lisede felsefe hocasıymış. Okuldan kalan saatlerinde sokakta tezgah kurup eski okul kitapları satıyor. Karşılaştık... Tanıdı hemen oğlanı. "Geçtin mi çocuğum sınıfını?" dedi. "Geçtim hocam. Siz nasılsınız?" "Sorma yahu, ben kaldım" dedi Kemal Hoca...
***
"Seninle yaşadıklarımı anımsamak bile istemiyorum" deyince ayrıldık. İstemediği için anıları ben aldım. Eşyalar onda kaldı.
***
Karısını çok döverdi. Sorunluydu. Kurtulmak için sorunlarından ameliyatla kadın oldu... Yolda karşılaştık. "Nedir bu kadınların erkeklerden çektiği!" dedi. Kocası çok dövüyormuş... Kocasını tanırım. Konuştum. "Sorunlarım var, ameliyatla kadın olacağım" dedi. Oldu. Yolda karşılaştık. "Nasıl gidiyor?" dedim. "Kocam çok höt zöt edince basıyorum sopayı. Erkek milleti n'olucak, dayaktan başka bir şeyden anlamıyorlar ki... Yiyince sopayı melek oluyor. Çok uyumlu bir çiftiz" dedi.
***
"Niye yazıyorsun?" dedim... "İnsanlar okusunlar diye.." "Peki onlar da arada bir yazsa sen okusan" dedim. "Benim yazmam var, okumam yok" dedi...
***
Ana kız birlikte yaşarlardı... Kız evlenmemişti hiç. Yaşı geçmişti ama olsun, hala kısmetini bekliyordu. Şansı yaver gitsin diye, rengarenk çiçekli entarilerle dolaşırdı yaz kış... Annesi de hep siyahlar giyerdi. Hastalanıverdi biricik anacığı. Yattı bir gece, sabahleyin uyanmayıverdi. Annesine "Giyme şu karaları kısmeti mi bağlıyorsun" derdi hep. Cenazeye giderken mecburen çiçekli entarileri çıkardı. Anneciğinin siyah mantosunu giydi başında da siyah eşarbı. Yitirdiği karısının mezarını ziyarete gelmiş bir muhasebeciyle tanıştı mezarlıkta... Kısmet. Şimdi evli ve çok mutlu... Neşesi yerinde... Hep siyahlar giyiyor...
|