|
|
Kaynanalar ve gelinleri...
Cumartesi öğle saatlerinde, Bebek'te Poseidon Restoran'da balık yiyoruz... Futbol Federasyonu'nun eski yönetim kurulu üyesi Levent Kızıl ve Ahmet Çakar var yemekte... O saatlerde, sahte rakı içen 22 kişi Allah'ın rahmetine kavuşmuş...
RAKILI ÖLÜM Ölü sayısının giderek artacağından kimsenin kuşkusu yok... Levent Kızıl, "Sen Ana Haberler'i yaparken bu olay olsa neler yapardın neler" diyor... "Allahım o haber bültenini gözümün önüne getiremiyorum... " "O haber bülteni olsaydı neler olurdu bilmem, ama böyle bir olay İtalya'da olsa, hani İtalyan şarapları sahte çıksa ve onlarca İtalyan sahte İtalyan şaraplarını içip ölse, İtalyan mafyası bile Sicilya'dan kalkıp olayı yapanlardan hesap sormuştu" diyorum... Arkasından, Ahmet Çakar'ın Meclis komisyonunda "Futbolda şike, teşvik primi" için verdiği gizli ifadeleri konuşuyoruz... Levent Kızıl Haluk Ulusoy Federasyonu'nun kilit ismi... Ahmet Çakar, yıllardır Merkez hakem Komiteleri'nin nasıl nefes alıp verdiğini biliyor... Sahte rakı olayının , futboldaki versiyonunu konuşurken Levent Kızıl atılıyor: "Bu ülke her şeyiyle korkunç bir yozlaşma yaşıyor" diyor: "Deveye sormuşlar 'boynun niye eğri?', Cevap vermiş, 'Nerem doğru ki...' Futbolda teşvik primleri, şike söylentileri... Milli içkisi rakıyı sahte üretenler ve kendi babalarının bile ölümüne yol açanlar... Ve aylardır Semranım ve gelinlerine fikslenmiş, bugünlerde de Semranım ve gelinlerinin televizyonda yayınlanıp yayınlanmamasına odaklanmış insanlar topluluğu... Parayla satılan gencecik kadın vücutları... Parayla her şeyin alınabildiği ve satılabildiği bir dünya...
BATAKLIK ÇEKİYOR Diğerlerinin korkunç bir bombardımana tutulduğu, o bombardıman altında hemen hiçbir değerin canlı kalamadığı bir savaş tarlası... Sadece, o günkü ticari çıkarlarına göre hareket eden, etiği ve tetiği tamamen günlük çıkarlarına uyarlamış, bazı yayın organları... Çıkarlarına dokunuldu mu kazık yemişçesine ayağa kalkan, çıkarlarına uygun düştü mü ise hiç sesini çıkarmadan, en felaket olayları, olmamışçasına sindirten ve uyutan bir gazetecilik anlayışı... Sahtekârlıkların diz boyunu geçip, artık insan boyunu aştığı bir ilişkiler yumağı... Bataklık yavaş yavaş çekerken hepimizi... Hiç kimse yukarı çekemeyecekmiş gibi, uzanan ağlamaklı ellerimizi.
|