| |
|
|
Sakalı bıyığına denk değilse berber ne yapsın?
Çalışkanlığını, demokrasiye ve özgürlüklere olan bağlılığını yıllardır dikkatle izlediğim şimdi AK Parti milletvekili ve Grup Başkan Vekili olan Salih Kapusuz'un, Gül Hükümeti'nde de, Erdoğan Hükümeti'nde de neden bakan olmadığını hep merak ederdim. Meğer sakalından ötürüymüş. Zaman'da Ömer Şahin'in haberinden öğrendim. Bakanlar Kurulu'nda değişiklik yapılacağı söylentileri arasında arkadaşları "Sakalını kes, bakan ol" diye şakayla karışık uyarılar yapıyorlarmış. Bunlara Kapusuz hep aynı cevabı veriyormuş: - Arkadaşlar sakal benim kişisel tercihim ve özel alanım. Ona dokunmam ve dokundurtmam. Bırakın bakanlığı, bana başbakanlığı da verseler bundan vazgeçmem. Eğer Salih Kapusuz'un sakalı bakan olmasına gerçekten engelse, bakan-toto oynayanların şimdiden 19 ismi oyun dışında tutmaları gerekiyor. Ömer Şahin'in sakallılar listesini aynen vereyim: AK Parti'deki sakallı isimler şunlar: Abdullah Çalışkan (Adana), Salih Kapusuz (Ankara), Mustafa Tuna (Ankara), Mehmet Altan Karapaşaoğlu (Bursa), M.İhsan Arslan (Diyarbakır), Nurettin Aktaş (Gaziantep), Adem Tatlı (Giresun), Nusret Bayraktar (İstanbul), Ekrem Erdem (İstanbul), Hüseyin Kansu (İstanbul), Recep Koral (İstanbul), Ali Sezal (Kahramanmaraş), Taner Yıldız (Kayseri), Nihat Ergün (Kocaeli), Hasan Angı (Konya), Recep Yıldırım (Sakarya), Musa Uzunkaya (Samsun), Resul Tosun (Tokat), Asım Aykan (Trabzon). Sakalın siyaset ve idarede ne tür bir engel oluşturabileceğini kestiremiyorum. Örneğin Kurtuluş Savaşı'nın sonunda, 9 Eylül'de (1922) İzmir'e giren kuvvetlerimizin başında "Sakallı" Nurettin Paşa (1873-1932) yok muydu? Yani sakal bir inancın gereği olarak da, kendine yakıştırmanın sonucu da uzatılabilir. Liseyi bitirip üniversiteye başladığım yıl, bıyık ve sakal bırakmaya karar verdim. Birkaç gün sonra babam, "Eğer toplumda temayüz etmek istiyorsan yüzündeki tüylere değil, beynindeki bilgilere ve düşüncelere güvenmelisin" diyerek, bıyık ve sakalımı eleştirdi. O günden beri saçımı bile olabildiğince kısa kestirdim. Toplum da yüzyıllardır, her sakalın değirmende ağarmadığını bilir zaten. "Sakal ile kamil olaydı her kişi / Keçiye danışırlardı her işi" benzeri atasözleri yok mudur mesela? Yani sakal kişinin ne kimliğinin, ne de olgunluğunun göstergesidir. Bu açıdan, AK Partili milletvekillerinin sakalları dışındaki niteliklerini, son olarak Yeni Şafak'ta Bilal Çetin'in Pollmark anketi ile ilgili haberinden öğrendik. Bu ankete verdikleri cevaplarda AK Parti milletvekillerinin yüzde 14.6'sı Türkçe dışında anadil olarak Kürtçe bildiğini ifade etmiş.. AK Parti milletvekilleri arasında yüzde 0.5 Zazaca, yüzde 2.4 Arapça, yüzde 0.5 Lazca ve yüzde 1.4 Gürcüce'nin ana dili olduğunu belirtmiş.. Ankette en beğenilen gazete yüzde 83'lük bir oranla Yeni Şafak'mış. AK Parti milletvekillerinin yüzde 35.8'i Fenerbahçe'yi, yüzde 30.57'si Galatasaray'ı, yüzde 18.4'ü Beşiktaş'ı, yüzde 5.3'ü ise Trabzonspor'u tutuyormuş. "Milletvekili olmaktan dolayı pişman mısınız" sorusuna, yüzde 5'i sıklıkla pişmanlık duyduğunu belirtirken, yüzde 47 ise bazen pişmanlık duyduğunu ifade etmiş.. Milletvekili olmaktan dolayı pişman olmadığını belirtenlerin oranı ise yüzde 48 olurken, yüzde 86'sı aldıkları maaşların harcamalarına yetmediğini söylemiş. Siyasette aktif rol alan siyasetçi ve devlet adamları arasında en beğenilen lider olarak Recep Tayyip Erdoğan ilk sırada çıkmış.. Erdoğan'ı, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal izliyormuş.
|