Bu kadar yüksek reel faizle kurda dalgalanma olur mu?
Önce bir kaç veriyi verelim. Dolar şubat ayında yüzde 3.8, euro yüzde 2.0, döviz sepeti yüzde 2.9 geriledi. Yılın ilk iki ayında ise doların düşüşü yüzde 4.3'e, Euro'nun düşüşü yüzde 7.0'a ve döviz sepetinin değer kaybı yüzde 5.7'ye vardı. Mart ayında da kurlar gerilemeye devam ediyor. Buna karşılık yılın ilk iki ayındaki tüketici fiyat artışı yüzde 0.57 düzeyinde kalınca, YTL değerlenmeye devam etti. Merkez Bankası'nın TÜFE bazında izlediği ve 1995'i 100 kabul eden reel efektif döviz kuru endeksi aralık ayında 143.1 düzeyinden ocak ayında 149.9'a sıçradı. Şubat verileri açıklandığında belki bu endeks geçen yılın mart ayındaki 154.2 değerini geçerek tüm zamanların en yükseğine ulaşmış olacak. YTL'nin değerlendiğini gösterecek. Son açıklanan veri ise ocak ayı ödemeler dengesi. Cari işlemler açığı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 73 artarak 948 milyon dolardan 1.640 milyon dolara çıktı. Rekor bir cari açık yılından sonra yeni yıla da iyi başlayamadık. Kur düşüşünün desteklediği enflasyon düşüşü hedeflenenden de hızlı olunca, reel faiz düşüşü çok yavaş seyrediyor. Bir yıl sonra beklenen enflasyonu piyasaların eğilimi doğrultusunda yüzde 7 aldığımızda, cuma günkü yüzde 16.5 düzeyindeki Hazine faizinin reel getirisi yüzde 8.9 düzeyinde çıkıyor. Yani bir yıl sonra beklenen enflasyonu da aşan bir reel faiz söz konusu. Türkiye'nin bu faizi, ABD faizlerinin tam iki katı. Kura ılık para darbesi- İşte yüksek reel faizin cazibesi yerli ve yabancının yurtdışındaki parasını Türkiye'ye çekiyor, yurtiçinde ise dövizden YTL'ye geçiş daha yavaş. Dışarıdan sermaye girdikçe kurun gerilemesi kolaylaşıyor. Dalgalı kurun dalgası genellikle düşüş yönünde gerçekleşiyor. Buna yeni yıldan itibaren YTL üzerinden yabancı bankaların yurtdışında 5-10 yıllık tahvil çıkarması dahil. Son olarak bu tahvillerin hacmi 3.4 katrilyona çıktı. Bu da 1.27 dolar kuru üzerinden 2.7 milyar dolar yapar. Yurtdışında genellikle yabancıların satın aldıkları bu YTL tahviller için öncelikle ellerindeki dövizi satmaları gerekiyor. İşlemi yapan banka da aynı pozisyonu Türkiye'ye yansıtıyor. Döviz getirip YTL araçlara veya aktiflere yatırım yapıyor. Kuru düşüren bir gelişme de bu. Büyüklüğü 2.7 milyar dolara çıkan yurtdışı YTL tahvilleriyle Türkiye'ye sokulan para aynı zamanda işler tersine döndüğünde ülkeden kısmen çıkmayı deneyebilecek bir para. Yabancı bankalar tarafından çıkarıldığı ve uzun vadeli olduğu için, bu tahvillerden gelen kaynaklar tam olarak kısa vadeli sıcak para kapsamında değerlendirilmiyor. Ama kalıcı bir para da olmayacağından piyasa tarafından ılık para olarak isimlendiriliyor. Borsanın yansıttığı- Reel faizlerin yüksekliğine yurtdışından sermaye ilgisi finansal kesimde işlerin yolunda gitmesine yol açıyor. Hazine, piyasalardan borçlanmaya başladığı 1984 sonrasının en düşük nominal faiziyle ve en uzun vadeyle borçlanıyor. Bankalar Hazine kağıdı portföyleri nedeniyle kâr yazıyor. AB sürecinin de etkisiyle yabancılar Türk bankalarını satın almak istiyor. Finansal kesimdeki iyileşmeler Borsa'ya da yansımış durumda. İMKB Mali Endeksi 3.17 cent düzeyindeyken sanayi şirketlerinin hisselerini barındıran İMKB Sanayi Endeksi'nin son değeri 1.80 cent düzeyinde. Tam olarak Sanayi Endeksi Mali Endeksi'n yüzde 56.7'si seviyesinde. Borsa endekslerinin yansıttığı gibi, ekonominin finansal tarafı sermaye girişinin, kur düşüşünün ve reel yüksek faizlerin etkisiyle koşarken, reel kesim yani üretim tarafı topallıyor. Enflasyon düşüşünde en büyük katkıyı sağlayan döviz kuru düşüşü, reel ekonomiyi olumsuz etkiliyor ve cari açığa yol açıyor. Faiz kararının önemi- İşte yarın toplanacak olan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun bu ayki kararı, kurun ve reel kesimin üzerinde çok etkili olacak. İndirimde cesaretli bir adım kur, ihracat, cari açık ve reel kesimin rahatlatılmasında bir adım olabilir. Enflasyonun tahminlerin çok altına inmiş olmasından dolayı Merkez Bankası'nın faizi düşürme yönünde eli iyice rahatlamış durumda. Bundan dolayı Merkez Bankası faiz düşürmezse, finansal piyasalarda bu durum, riskli gelişmeler beklediğine yorumlanacak. Düşüşün ne oranda olacağı da önemli. Yarım veya bir puanı aşmayan düşüşler kurun seyrinde ciddi bir değişiklik yaratmayabilir. Sonuç- "Büyük yükleri kaldırmak için onların ortasını bulmak gerekir" Goethe
|