Vezirin babası
Yeter artık" diye bağırıyordu cep telefonuyla konuşan Türk sporunun önemli yetkilisi. Yüzü sinirden kıpkırmızı olmuş bir halde, " Senin adayın diye bir şey yok " diyordu karşıdakini sağır bırakabilecek bir tonda. Karşıdaki adam bir efsaneydi. Öyle bir adamdı ki onun varlığı olmasaydı ne Türkiye ne de dünya halterle bu kadar haşır neşir olmayacaktı. Efsaneydi ama son yıllarda yaptıkları sevimli değildi. Uluslararası federasyona sırf adı yüzünden asbaşkan olmuş ama toplantılara gitmeyi bir alışkanlık haline getirmemişti. Başkan Tamas Ajan, bu kez onun adaylığını istememişti bile. Peki o ne yapmıştı? Basına sızdırdığı birtakım teyp kayıtlarıyla seçimde yıprattığı Kenan Nuhut'un adaylığına kızmıştı. Sırf onu sevmediği için Türkiye'nin menfaatlerine sırtını dönmüştü. Polonyalılar, Bulgarlar, Ruslar, Rumenler. Hepsi onun kulisiyle oylarının yönünü Nuhut'tan başka yönlere çevirdiler. 13 oy etkilenmişti. Nuhut'un asbaşkanlığı 6 oyla, yönetim kurulu üyeliği oylamasını ise 5 oyla kaybettiğini söylersek durum anlaşılıyor. Ajan, 2 üyenin atanacağını söylemişti. Efsane, bunu duymuş ve önemli yetkiliyi arıyordu: " Aman ağabey Kenan Nuhut yerine başkasını aday gösterelim." Yönetmeliklerden bile habersizdi. Telefonda yanıtını aldı. Ama Nuhut da seçilemedi. Hani bir hikaye vardır çocukluğumuzda duyduğumuz. Babasına, "Bak baba. Bana bu kadar laf ettin. Vezir oldum" diyen adamın hikayesi. Ve babanın o muhteşem yanıtı: "Sana vezir olamazsın demedim. Adam olamazsın dedim." Yeteneğiyle efsane olmuştu. Ama sonra yaptıklarıyla bu unvanı yavaş yavaş bitiriyor. Bir gün gelecek ve etrafına baktığında kendisini seven birilerini bulamayacak. Ve bir gün gelecek onu seven bu ülkenin insanları, vezirin babasının haklı olduğunu anlayacak.
|