| |
|
|
'Film Gibi'den sonra...
Sinan Çetin, 'Sürpriz Teklif' adlı yeni bir TV programını sunacak. Format kabaca şöyle: Gelinlik giymiş kız; olup bitenden habersiz, başka bir programa çıkacağını sanarak stüdyoya gelen sevdiği erkeğe evlenme teklif edecek. Geleneklere ters bir durum var burada: Bizde evlenme teklifini erkek yapar. Peki geleneklere aykırı diye program yatacak mı? Elbette hayır! Hiç kuşkum yok: Birçok kız ayıla bayıla katılacaktır 'Sürpriz Teklif'e... Erkeklerin çoğu da teklife 'evet' diyecektir. Nereden mi biliyorum? Kendi açımdan bu sorunun cevabı yine Sinan Çetin'in sunduğu 'Film Gibi'ye dek uzanıyor.
Hafızam beni yanıltmıyorsa, 'Film Gibi'nin formatı İtalya'dan alınmıştı. Bunu duyduğumda, "Yok artık... Mümkün değil... Hangi Türk çıkar da karısıyla, kocasıyla seyircinin karşısında barışmaya çalışır..." demiştim. Yanıldığım kısa sürede ortaya çıktı. Küçük düşmeyi, alaya alınmayı, itilip kakılmayı göze alan birçok kişi programa başvurdu. Kameraların önünde ağlayıp zırladı. Kimi 'mutlu son'a ulaştı, kimi hüsranla evine döndü. 'Film Gibi'nin ilk programını izler izlemez fikrimi değiştirdim. "Bu toplum her şeyi yapar" dedim. Gelenekler, örfler, adetler çoktan değişmişti. "İçe kapanık, muhafazakar, tutucu" sandığımız insanlar, açık bir kapı bulduklarında adeta can havliyle kendilerini dışarıya atıyordu. Bütün bu olup biteni, tabii biraz da abartarak, şöyle formüle ettim: "Türkiye'de devlet Fransız, halk ise Amerikandır." Tüketime ve şöhrete aç bir toplum bu! 'Film Gibi'den sonra olup bitenlere hep birlikte şahit olduk: 'Reality show' denilen programlar aldı başını gitti. Hoşumuza gitse de, gitmese de; Semranımlar, Canerler, Bayhanlar işte bu yeni Türkiye'nin fenomenleri. Değişen değerlerin insanlar aracılığıyla sese, jeste, mimiğe dönüşmüş biçimleri. Onları konuşmak, Türkiye'nin hallerini konuşmaktır. İşte böyle düşündüğüm için onları anlamaya çalışıyorum. Bayıldığımdan değil!
|