kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Aydin Ayaydin @ SABAH
 

Rekabet politikamızda neler eksik?

Ülkelerin rekabet politikalarını belirleyen iki unsur vardır. Bunlardan birincisi rekabet uygulamaları, diğeri ise devlet yardımlarının izlenmesidir. Bir anlamda Rekabet uygulamaları + Devlet yardımları = Rekabet politikası denilebilir.
Rekabet uygulamalarını sağlayan Rekabet Kurumu 1997'den bu yana faaliyetlerini eksiksiz sürdürmektedir. Kurum, uygulamalarında hiç mi hatalı işlem yapmadı? Elbette yapmıştır. Ancak mümkün olduğu kadar az hata yapmaya gayret etmiştir. Nitekim geçen hafta OECD toplantısında Türkiye Rekabet Raporu görüşüldü. Bu görüşmelerde genel olarak rekabet uygulamalarının yerindeliği vurgulanırken, Türkiye'de AB'nin olmazsa olmazı olan 'Devlet Yardımlarının Denetlenmesi' yasasının çıkmamış olmasının büyük eksiklik olduğunun altı çizildi.

Devlet yardımları
İki gün önceki yazımda 'Devlet Yardımlarının İzlenmesi ve Denetlenmesi' yasasının neden gerekli olduğuna ve bu yasa olsaydı bugün IMF ile sorun haline dönüşen Teşvikli İller yasası konusunda fazlaca gürültü çıkmayacağına yer vermiştim. Çünkü teşvikler dahil, her türlü sübvansiyonlar siyasi otoritenin dışında özerk bir kurul tarafından izlenip denetlenecekti.
AB neden Devlet Yardımları yasası üzerinde bu kadar hassas davranıyor, Bu yasa neden gereklidir? Bu konuyu irdelemekte yarar vardır. Dünyanın tüm ülkelerinde bazı bölgelere ve bazı sektörlere gerektiğinde devlet yardımları sayılabilen sübvansiyonlar verilmektedir. Ancak bu tür sübvansiyonların verilmesinde bazı kriterler vardır. Bizim ülkemizde olduğu gibi, bir gecede yatıp kalktığınızda bazı sektörlere, bölgelere ve hatta kişilere ayrıcalık sağlayan yasalar ve tebliğler çıkmaz.

Dünyadaki uygulamalar
Bir çok ülkede özellikle tarım sektöründe sübvansiyon uygulamaları vardır. Bazı ülkelerde de bölgesel kalkınmayı sağlamaya yönelik bazı sektörleri teşvik etmek amacıyla ancak geçici ve dar kapsamlı teşvikler verilir. Ancak gelişmiş ülkelerde genel olarak devlet yardımlarına, deprem, sel, doğal afet, kuraklık gibi durumlarda başvurulmaktadır. Ve bu devlet yardımlarının izlenmesi ve denetlenmesinde siyasi otoriteden ziyade bağımsız otoriteler tarafından yürütülmektedir. Devlet yardımları üzerinde bu kadar hassas olmanın nedeni, rekabet ortamının bozulmamasını sağlamaya yöneliktir.

AB neden istiyor?
Türkiye kalkınma modelini, ekonomik ve sosyal yapılanmasını AB'ye uyumlaştırma yönündeki tercihini açıkça ortaya koymaktadır. Türkiye-AT ortaklık ilişkisini düzenleyen temel kaynaklar olarak Ankara Antlaşması, Katma Protokol 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararları ile Ulusal Program ve İlerleme Raporlarında yer almaktadır.
AB, devlet yardımlarının hükümetler tarafından denetlenmesini sağlıklı bulmadığı için, bağımsız otoritelerce yapılmasından yana tercihini ortaya koymaktadır. AB ülkelerinde çoğunlukla devlet yardımlarının denetlenmesi rekabet otoriteleri tarafından yapılsa da az sayıdaki ülkelerde farklı uygulamalara rastlamak da mümkündür.

Neden gecikiyor?
Geçen yasama döneminde tarafımdan TBMM Başkanlığı'na bu konuda bir kanun teklifi verilmişti. Ayrıca hükümetin de hazırladığı bir taslak çalışması vardı. Bu çalışmada DPT, Hazine, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Rekabet Kurumu ve AB Genel Sekreterliği'nin üzerinde anlaşamadığı nokta ise devlet yardımlarının hangi kurum tarafından izlenip denetleneceğiydi.
Çünkü her kuruluş kendi denetiminde olmasını istiyordu. Bürokrasinin bu geçilmez duvarı aşılamadı ve kanun çıkmadı. Bugün de sanırım aynı sıkıntı devam ediyor.
Hükümet, AB'nin kabul edeceği bir devlet yardımları yasasını çıkarmayı hedefliyorsa ki, zorundadır, o zaman denetlemekle görevli kurumun DPT ve Hazine değil Rekabet Kurumu'nun olması kaçınılmazdır. Çünkü AB, denetleyecek kuruluşun siyasi otoriteye bağlı bir kuruluştan ziyade özerk bir kuruluş olması konusunda kararlılığını koruyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Tüzmen: İstanbul moda merkezi olacak   / 25-02-2005
 Devlet yardımları yasası çıkarılmalı   / 24-02-2005
 Renault: Sektördeki liderliğimiz devam edecek   / 22-02-2005
 Başbakan ne demek istedi?   / 19-02-2005
 Ekonomi öncelikli konu ama   / 18-02-2005
 Balıkçılıkta AB uyumu   / 17-02-2005
 Telekom'dan ne kadar şikayetçi varmış   / 15-02-2005
 Telekom kış uykusunda   / 12-02-2005
 Türkiye kaçak sigara ve içki cenneti   / 11-02-2005
 Tütün Üst Kurulu ne işe yarar?   / 10-02-2005
YAVUZ SEMERCİ
Kredi kart tablosu
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme...
AYDIN AYAYDIN
Rekabet politikamızda neler eksik?
Ülkelerin rekabet...
GAZİ ERÇEL
Büyüme ve istikrar
Uluslararası dostlardan ve Harvard...
GÜNTAY ŞİMŞEK
Özelleştirme tıkanıklığı
AK Parti Hükümeti'nin...
Çocuğunu da elleriyle boğdu
Birlikte yaşadığı kadınla resmi nikâh istediği için kavga eden Şeref...
Evde bıçaklanıp sokakta öldüler
Sokakta bıçaklanmış iki kişinin kan izleri polisi bir apartman...
Heyecanlı geri sayım
Heyecanlı geri sayım
1 Nisan'da yürürlüğe girecek yeni Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi...
Talabani'ye 'bölgesel ortaklık' teklifi
Talabani'ye 'bölgesel ortaklık' teklifi
K.Irak'a giden Türk heyeti, Talabani'yi ziyaret etti. Devlet...
IMKB
E: 28.031 D:% 2,47
DOLAR
S: 1,290 D:% -0,386
EURO
S: 1,700 D:% -0,875
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu