|
|
|
|
|
|
Mutsuz, kilolu ve de düşünce fakiriydim
Diyelim ki çok istediğimiz bir şeyi düşlemek istiyoruz. Bunu nasıl yapacağız? Düşlemek geleceği hatırlamaktır. Bunu düşünmeniz gerek. Zaten siz olacak olanın yüzde yüz farkına varmışsınız demektir. Düşlemeye başladığınız an o zaten olmuştur. Düşlemek onu garanti etmektir. Olmaması mümkün değil çünkü olacak bir şeyi düşlersiniz.
* Kendimden örnek verirsem; şu anda muhabirim. Kendimi gazetenin yayın yönetmeni olarak düşlediğimde bunu gerçekleştirebilecek miyim? Olduğunuzdan daha fazla bir şey düşleyemezsiniz. Bunu yapabilecek biri olduğunuza inanıyorsanız, öyle bir kapasiteniz varsa, hiç şüphe etmeyin olur. Ama kendinizin dışında bir şey düşleyemezsiniz. Mesela şu anda İstiklal Caddesi üzerindeyiz. Buradan geçen sıradan bir adama 'Rüyan nedir?' diye sorduğunuzda 'Burada bir ev sahibi olmak' diyecektir. Biraz daha rüyasını büyütmesini istediğinizde iki ev, daha da büyüt dediğinizde burada bir saray isteyecektir. Ama hiçbir zaman Buckingham Sarayı'nı istiyorum diyemeyecektir. Çünkü İstiklal Caddesi'nde doğup büyüdüğü için burayı düşler.
* Siz hayal etmeyi keşfettiğinizden beri neler yaşadınız? Hayal etmeden önce çok mutsuz, çok kilolu ve düşünce fakiri biriydim. Ben de her insan gibi yaşadığım hayat için başkalarını suçladım. İnsanlar hep, 'eğer patronum farklı olsaydı, kocam şöyle biri olsaydı' diye düşünürler. Ama kendilerini değiştirmeyi hiç düşünmezler. Oysa 'her şeyin sorumlusu benim, bunlar benim hatam' demek bir başlangıçtır. İşte o zaman hayalden kuleler yapmaya hazır olun. Biz sefillik için değil mutluluk ve zenginlik için doğmuş varlıklarız. Ve refah için yaşamaya çok hakkımız var ama çok çalışmamız lazım. Başlamamız gereken yerlerden biri de, bütünlüğe ulaşmış canlılardan olmadığımızı kabul etmek.
* Bütünlüğe nasıl ulaşacağız? Tıpkı Pinokyo'nun hikayesindeki gibi... Pinokyo'nun hikayesi Kur'an ve İncil'den sonra dünyada en fazla tercüme edilmiş kitaptır. Niye bu kitap bu kadar dikkat çekti? Çünkü korkunç ama bir o kadar da gerçekçi bir hikaye de ondan. Tahtadan kuklanın ipler tarafından yönetilen hayatını anlatır. Tüm mesele kuklanın iplerini kesmektir.
* Ama insanların büyük bir kısmı Tanrı'ya inanır ve 'kader' diye durdukları bir nokta var. Hatta gerçekleşmeyen hayalleri için 'kaderimde yokmuş' diyerek kendilerini rahatlatıyorlar. Eğer bir kaderimiz olduğunu inanıyorsak özgür olmadığımız gerçeği ortaya çıkar. Özgür olan birinin kaderi olamaz. Eğer olduğumuz gibi kalır, hiçbir şey için kendimizi yıpratmazsak işte bu kader denen yolda ilerleriz. Bir isteğe ulaşmak için çalışırken yolumuzu değiştiririz. Hastalanma, fakir kalma hatta ölme gibi rüyalarımızda ısrar edersek kader kendini gösterir. Eğer rüyamızı değiştirirsek o kötü yollar kaybolur.
* Yani kendi yolumuzu kendimiz mi çizeceğiz? Kişi kendi için bunu yapmalıdır. Kurtuluş ferdi bir şeydir ve herkesin kendi içinden çıkar. Yani tüm dünyayı bir tek kişinin hayali kurtaramaz.
YARIN: YARIN: * 'European School of Economics' isminde İtalya'nın yanı sıra New York, Londra ve Paris'te birer ekonomi üniversitesi bulunan Prof. Stefano E. D'Anna'dan zengin olmanın püf noktaları * Hayal ederek, kazadan ve ölümden kurtulmak mümkün mü? * Doğru hayal kurmanın yolları * D'Anna'nın İtalya Başbakanı Berlusconi hakkındaki yeni kitabı * Recep Tayyip Erdoğan ile Berlusconi'nin ortak yönleri
|
|
|
|
|
|
|
|
|