|
|
CHP İstanbul'da 'yönetim oyunları'
CHP Kurultayı geride kaldı ama iç tartışmalar henüz bitmedi. Bu iç kavga CHP'de bitmediği gibi her gün yeni bir kavganın da ayak sesleri duyuluyor. İstanbul il örgütü işte böyle bir kavganın içinde. Aslında bu kavganın parti içi muhalefetle direkt bir ilgisi yok. Bu daha çok il başkanı Şinasi Öktem'le kendi oluşturduğu 'yönetim kurulu üyeleri' arasında yaşanıyor. Adı konmamış bu 'gizli savaş'ın tarafları arasında giderek sertleşen mücadele, büyük ihtimalle yönetimin tasfiyesiyle noktalanacak. Örgüt içi savaşın ilk sinyali, kurultay sonrası verildi. Yönetim kurulu üyelerinden İbrahim Ovacık, parti disiplin kurulu üyeliğine seçilince yerine yedek üyelerinden Vahap Adıyaman'ın gelmesi gerekiyordu. Ancak Adıyaman muhalifti. Bu il başkanı Şinasi Öktem için tam bir fırsat oldu. Denilen o ki, Öktem uzun süredir, il yönetiminde görev alan birçok kişiden rahatsızdı. Bu yapıyı değiştirmek için kurultay sonrası düğmeye bastı. Önce üyelerden istifa etmeleri istendi. Birkaç kişi de istifa dilekçesi verdi. Ancak imza vermeyenler de vardı. Bunlardan biri Konur Kalenderoğlu'ydu. İmzacıların sayısı 11 kişiyi bulduğunda yönetim kendiliğinden düşecek, böylece 'kongreye gitmeden' yönetim değişecekti. Ancak bu hesap tutmadı ve yeterli istifacı sayısına ulaşılamadı. Kulislerde konuşulanlara göre bu kez ikinci yöntem devreye sokuldu. Bu da yönetim kurulu toplantılarını aksatma operasyonuydu. Bu yönteme göre üç kez üst üste toplanamayan il yönetimi istifa etmiş sayılacaktı. Önceki gün yani 17 Şubat akşamı CHP İl Merkezi'nde yönetimin toplantısı vardı. Hasan Babacan, İmam Aydın, Nazan Çeliker, Muharrem Sarıgül, Osman Tavukçuoğlu, Emine Altıoklar Baran, Ayşe Kumru Bozkurt ve Atilla Aytaç'tan oluşan 9 kişilik yönetim kurulu üyesi saat 19.00'da il merkezine geldiler. Ancak ortada ne il başkanı Şinasi Öktem, ne de il sekreteri Muhittin Tığlı vardı. 9 kişilik yönetim kurulu üyesi bu durumu 'Toplantı Tutanağı'yla kayıt altına aldı ve bir nüshasını da CHP genel sekreterliğine gönderdi. Bir CHP'li bu sonucu şöyle yorumluyor: "Genel merkez gibi İstanbul il merkezi de kendileri için 'dikensiz gül bahçesi' yaratmak istiyor. Kendi içinde demokratik davranamayan bir parti Türkiye'ye nasıl demokrasi getirecek? Partiye yazık oluyor."
|