|
|
Nihat'ı Buldu Ama Kovuldu
Antalya'da beni zorla yemek masasından kaldırıp, "Gel şu bulduğum çocuğu bir seyret" dediği günü hiç unutmam. Sahada gördüklerime inanamıyordum. Beşiktaş PAF Takımı'nın santrforu olan çocuğun Cemil Turan gibi bir futbol stili vardı. Tek kelime ile büyülenmiştim. Sevgili Davut Şahin, "Nasıl beğendin mi?" diye sordu. "Beni sıradan bir oyuncu seyretmek için mi çağırdın" dedim? Suratı allak bulak oldu. Baktım yardımcısı Ömer Gülen'in suratı da beş karış. Ona bir baba gibi kol kanat geren yönetim kurulu üyesi İlker Özbilek koluma girdi: "Sen söyleme bari." Baktım inanılmaz şoktalar. "Bu çocuk futbolcu olarak doğmuş" dedim. Sonra da "Gel seni öpeyim Davut Hoca" dedim ve boynuna sarıldım: "Bu çocuğun ismi nedir?" Hoca Nihat Kahveci'yi anlatmaya başladığı zaman benim gözüm hâlâ sahadaydı? Elbette size dünyanın en zor ligi kabul edilen La Liga'da 100 maçta 51 gol atan Nihat Kahveci'nin neler yaptığını anlatacak değilim. (Daum'la da çok kavga ettik. O "Çizgide oynasın" derken, ben "İleri ikilide oynasın ve tüm frikikleri atsın" diyordum) İki şeyin altını çiziyorum: Birincisi Nihat Kahveci'yi bulan, onu eğiten ve John Benjamin Toshack'a sunan (Ayrıca 7 oyuncu daha vermişti ya) Davut Şahin, Beşiktaş'tan kovuldu. (Suçu starlar yetiştirmekti). Bugün işsiz. Kahveci'nin yöneticiliğini yapan Sevgili Özbilek ise Beşiktaş'tan uzakta (Çünkü yönetilen yönetici asla olmadı) arayanı bile yok. İkincisi ve en önemlisi de şu: Kahveci 4.4 milyon dolara satılırken isyan eden iki kişi vardı. Biri Daum'du. Daum, "Nihat'ı satan şampiyonluğu satar" diyordu. Ötekisi ise bendim. Ben ise "Nihat'ı satan Beşiktaş'ın geleceğini satar" diyordum. Başkan Bilgili, Nihat'ı sattı! (Nihat İspanya'ya giderken: "Hakan, Fatih ve Oktay gibi ağlayarak döneceksen gitme" dedim. O gitti futboluyla, kültürüyle ve yaşam biçimiyle Türkiye'nin gururu oldu. Ne mutlu!)
|