Toplantı fiyaskosu
Türk futbolunda kural hataları, teşvik primi iddiaları, Ersun YanalHakan Şükür tartışmaları öne çıkarken başarı ise çok gerilerden geliyor... Tabii bu 'gerilerde kalmanın' nedenini 'mesleki yetersizlik'le açıklamak çirkin ve yanlış olur. Kaldı ki biz de başarısızlığı böyle açıklamaya çalışmıyoruz. Herkes biliyor ki, Türk futbolunda da genç ve yetenekli teknik adamlar, futbolcular ve hakemler var. Ne var ki, istikbal vaat eden bu değerler bir anda anlamakta zorlandığımız davranışlarla kendilerini bitiriyorlar. Aynen Ersun YanalHakan Şükür olayında olduğu gibi! Türkiye'de Milli Takım hocası ile Hakan arasındaki problemi bilmeyen yok. Genel kanaat o ki, Milli Takımımız'ın başarısı için bu ateşin küllenmesi şart. Hadise kendi haline bırakılsa küllenme başlamıştı bile... Fakat ne mümkün! Birdenbire Ersun Yanal ile Hakan'ın birlikte bir basın toplantısını yapacağı açıklanıyor. Ertesi gün ise basın toplantısı Hakan'sız yapılıyor! Hoca Hakan'dan övgüyle bahsederek onun Türk futbol tarihine geçtiğini beyan ediyor. Ardından da hedeflerinin 2006 Dünya Kupası olduğunu açıklayarak futbolcuların vazgeçilmez olmadığını ima ediyor! Yani Hakan Şükür olmadan da, olabileceğini telefonla katıldığı bir programda kamuoyuna hissettiriyor.
Küllenen ateş canlandırıldı Ardından depremzedeler için dünya devleriyle forma giymeye davet edilen Hakan Şükür'e söz hakkı doğuyor. Tüm bu yanlış davranışlar ise küllenmeye yüz tutan ateşi yeniden tutuşturuyor. Bu vesileyle ' hangi mucit tarafından' akıl edildiği bilinemeyen basın toplantısı fikri de yine ' fiyasko' ile son buluyor! Tabii kaş yapalım derken gözler çıkıyor. Müşterek basın toplantısı olayı da; eşi ile merdivenden çıkan padişaha "Özür dilerim efendim ben sizi sultan hanım sanmıştım" diyen saray çalışanının esprisine dönüşüyor. Özür yine kabahatten büyük oluyor. Saray çalışanı ile padişah arasındaki "Sultan hanım sandım" özrü de ilişkileri iyice çıkmaza sokuyor!..
|