kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
  » Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Haririye düzenlenen suikast sonrası yaşanan bu manzara, iç savaş yıllarını (solda) anımsattığı Lübnanlıları korkuttu...
İlk suikastten sonra çekildi ama yetmedi

Hariri birkaç ay öncesine kadar başbakandı. 1 Ekim 2004'te bakanı Hamade'ye suikast yapıldı. Hariri mesajı alıp istifa etti, olacakları beklemeye başladı.


4 milyar $'lık adam ve bir suikastin anatomisi

Hariri, Suudi Kralı Halid'in müteahhidi olarak girdiği iş hayatında büyük para ve güç kazandı. Bunu önce iç savaşın taraflarını sonra ülkesinin liderliğini kazanmakta kullandı. İstifa ederken başına gelecekleri hissetmiş gibiydi. Suikastten 10 gün önceki bir açıklama dikkat çekiciydi.

1997'de dönemin Suudi Arabistan Kralı Halid haber saldı: "Taif'te 6 ayda saray inşa edecek bir müteahhit arıyorum. Bedeli önemli değil..." Çünkü 6 ay sonra Taif'te İslam Konferansı Örgütü'nün 7'nci Dışişleri Bakanları Zirvesi toplanacaktı. (Not: 6'ncısı bir yıl önce İstanbul'da yapıldı...) 1973'teki petrol şoku sayesinde Suudi Arabistan'a akan yüz milyarlarca doları harcayacak yer bulamayan Kral Halid, İslam dünyasından gelecek konuklarını görkemli bir sarayda ağırlayarak büyülemek istiyordu. Danışmanları "piyasa araştırması"ndan sonra Kral'a, "Projenizi bu kadar kısa sürede ancak Lübnanlı müteahhit bitirebilir" raporu verdi. Kral Halit hemen onu huzuruna çağırdı. Refik Hariri, kraliyet sarayına girerken ayakları dolanıyordu heyecandan. Çıkarken ise "hayatının işi"ni almanın sevinciyle havalara uçuyordu. Ve Kral Halid'i mahçup etmedi, Taif'teki sarayı İslam zirvesine yetiştirdi. Bu başarısıyla sadece Kral'ın ve Veliaht Prens Fahd'ın (günümüzün Kral'ı) güvenini kazanmakla kalmadı, şans kapılarını da ardına kadar açmış oldu. 1945'te Lübnan'ın Sayda kenti yakınlarında bir tarım işçisinin çocuğu olarak dünyaya gelen, 18 yaşında ekmek parası için Suudi Arabistan'a giden Hariri, orada ilk yıllarını Cidde'de bir lisede matematik öğretmenliği yaparak geçirdi, sonra gözünü karartıp iş hayatına atıldı. Dediğimiz gibi, Suudi Arabistan o yıllarda müthiş petrol geliriyle başdöndürücü bir imar faaliyetine girişmişti.

KENDİ CEBİNE ÇALIŞINCA...
Taif sarayından sonra en kârlı, en büyük, en iddialı projelerin önemli bir bölümü ona verildi. Kral Halid ve Veliaht Prens Fahd'ın torpiliyle. Vatandaşlarının Lübnan'ı yıkmak için yarıştıkları kanlı (en az 200 bin kişi öldü) iç savaş yıllarında, o ise hem vatandaşlığına geçtiği Suudi Arabistan'ı inşa ediyordu, hem de sıfırdan dünyanın sayılı servetlerinden birini yaratıyordu. Sonunda, Forbes dergisinin 2003 tahminine göre, 4 milyar dolarlık varlığıyla gezegenimizin en zenginlerinden biri oldu. Ve de bir imparatorluğun: Taahhüt işlerinden kazandığıyla bankacılık, sanayi, medya, cep telefonu sektörlerinde de at koşturmaya başladı. Gayrimenkulü de ihmal etmedi tabii; o kadar ki tapularının sayısını kendisi bile hatırlayamıyordu. 1975-1990 arasındaki iç savaş yıllarında, barış dönemine yatırım yapmayı ihmal etmedi. Çünkü siyaset kurdu girmişti içine ve Lübnan'ı kendisinin kurtarabileceğine inanıyordu. Kurduğu vakıfla halka yardım etti, çocuklara burs verdi. Hıristiyan milislerden Filistinli gruplara, komünistlerden aşırı sağcılara kadar savaşın tüm taraflarından kilit isimleri satın aldı. Biri hariç: İran desteğindeki Hizbullah. Sonunda beklediği günler geldi: 22 Ekim 1989'da Taif'te, hem de onun eseri olan o ünlü sarayda imzalanan barış anlaşmasıyla iç savaş bitti. (Bir not daha: Barış görüşmelerine katılan tüm Lübnanlılar'ın masraflarını o karşıladı.) Hariri artık Suudi Arabistan'daki işlerini çocuklarına ve yakınlarına emanet edip Lübnan'a dönebilirdi. Döndü de. Hem de Lübnan'ın yaralarını sarabilecek tek adam olarak. 1992'de başbakanlığa getirildi. 1998'e kadar sürecek yönetiminde iç savaşta harabeye dönen Beyrut'u yeniden inşa hamlesini başlattı. Tek kusuru vardı; özel çıkarlarını kamu çıkarlarından ayırt etmekte yeterince titiz davranmıyordu. Örneğin, Beyrut'un merkezinde yıkıntılardan yükselen modern mahallelerin, gökdelenlerinihalelerini kazanan Solidere şirketi onundu. Bir de yoksul halkın sorunlarına pek el atamamıştı. Bu ihmalin bedelini ödedi; 1998 seçimlerinde iktidardan düştü. Ama çabuk ayağa kalktı; 2 yıl sonra zafer kazanmış komutan olarak Saray'a, yani başbakanlık konutuna yeniden yerleşti. Lübnanlılar ondan başkasının ülkeyi düze çıkaramayacağını anlamışlardı.

BAŞBAKAN'IN İLGİNÇ SÖZLERİ
Cüssesinden beklenmeyecek kadar çevik, iyi yemeyi, iyi giyinmeyi seven, dindar ama eşi Nazik'in başı açık Refik Hariri idam kararını geçen sonbaharda imzaladı. İhtiyatlı ilişkiler sürdürdüğü Lübnan'ın sözde ağabeyi ama gerçekte işgal gücü Suriye ile ters düştü. O, en büyük siyasi düşmanı olan Lübnan Devlet Başkanı Emil Lahud'un görev süresinin anayasa değişikliğiyle üç yıl uzatılmasını sağladığı için Suriye'ye diş biliyordu. Suriye de onu Lübnan'dan çekilmesini isteyen BM Güvenlik Konseyi'nin 1559 sayılı kararının gizli mimarı olarak görüyordu. Çünkü Hariri'nin dünyadaki en yakın dostu Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'tı. İyi günde de, kötü günde de. Bu kararın çıkmasını sağlayan girişimlere Fransa öncülük etmişti. Suriye, Hariri'ye -ve de Fransa'ya- ilk mesajı 1 Ekim 2004'te Mervan Hamade'ye suikast girişimiyle gönderdi. Dürzi bir milletvekili olan Hamade, Hariri'nin kabinelerinde Ekonomi Bakanlığı yapmıştı, ayrıca Fransa'nın Lübnan'daki en güvendiği (eşi Fransız'dı) politikacıların başında geliyordu. Tabii Hariri'den sonra. Mesajı aldı Hariri, istifasını verdi. Ayrılırken, "Lübnan'da artık herşey beklenebilir, hatta en kötüsü bile" diyordu... Sanki olacakları hissetmişti. Suriye'nin has adamı, Lübnan Başbakanı Ömer Karame'nin 4 Şubat'ta El Cezire televizyonundaki açıklamaları o zaman pek dikkati çekmedi ama ne demek istediği şimdi anlaşılıyor: Suriye ve milliyetçiler (yani Suriye yanlısı Lübnanlılar) güçsüz değil. Suriyeli kardeşlerimizin düşmanlarına bunu birkaç güne kadar göstereceğiz..."

CHIRAC'A KADAR UZANIR MI?
Ve Hariri önceki gün parlamentoda ilkbaharda yapılacak genel seçimlerle ilgili tasarısının görüşmelerine katıldı, sonra konvoy ve koruma ordusunun eşliğinde ayrıldı. Saint Georges Oteli'nin yakınlarında bir bombalı araç patladıldı ve... Hariri'nin meclisten ayrılırken el sıkıştığı son kişi, 1 Ekim 2004'te benzer bir suikast girişiminden yaralı kurtulan Mervan Hamade olmuştu. Suikasti üstlenen, bugüne kadar adı hiç duyulmamış örgütün iddialarına kimse inanmıyor tabii. İsrail'i suçlayan İran bir yana bırakılırsa, Washington'dan Riyad'a, Paris'ten Berlin'e kadar tüm başkentlerdeki açıklamalarda, parmaklar Şam'a uzatılıyor. Lübnan'da da. Hatta, El Kaide bile suikastin "Suriye'nin işi" olduğunu ima eden bir bildiri yayınladı. Dürziler'in lideri Velid Canbolat, "Gerçek ergeç ortaya çıkar" diyor ve kendisini örnek gösteriyor. 1977'de suikaste kurban giden babası Kemal Canbolat'ın katillerini 28 yıl sonra belirledi ve geçen hafta açıkladı: "Suriye'nin kuklası Lübnan Baas Partisi'nin üyeleri..." Çünkü Kemal Canbolat, 1976'da Suriye birliklerinin Lübnan'a müdahalesine karşı çıkmıştı. "Allah Velid Canbolat'ı korusun" diyorlar Lübnanlılar, "Sıra ona geldi..." Hatta, Ortadoğu'da barış girişimlerini dinamitlemek için Filistin lideri Mahmud Abbas'ın bile hedef alınabileceğini söyleyenler var. Hatta hatta, Chirac'a kadar uzanılabileceğini! Hariri'nin öldürülmesiyle tüm Ortadoğu'yu yutacak bir kara delik açıldı...

1 2 3 4 5
 
DİĞER DÜNYA HABERLERİ
 'Güvenliği için Suriye uyarılmıştı'
 Bush'tan Esad'a 'büyükelçi' uyarısı
 Taliban yasaklıyordu Karzai bakan yapıyor
 "Bush, bağış karşılığı büyükelçilik teklif etti"
 Bu yazı herkes bir kenara yazacak
 Dünyanın en zeki çocuğu
 Türk modacı tam not aldı
 Gizemli tablodaki iz Vinci'nin
Ümit Başkan
Ümit Başkan
Oynadığı futbol ve sergilediği örnek davranışlarıyla tüm...
Yap-Seyret-Devret
Yap-Seyret-Devret
Fenerbahçe, numaralı tribünün inşaatı için finansmanı yepyeni bir...
Mumcu'dan sürpriz istifa
Mumcu'dan sürpriz istifa
Son Bakanlar Kurulu'nda 'başörtüsü' ve 'öğrenci affı' nedeniyle...
Haftada 4 öğün balık her gün bebe aspirini
Kalp Hastalıkları Uzmanı Dr. Genco Yücel "Midenizin etkilenmesinden...
'SSK ilaçta rekabet ortamı yaratmadı'
Eczacılar Odası ve Tabipler Odası'nın hazırladığı raporda,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu