|
|
Düdüğün gücü
"Bazen, çok ender de olsa, hakemin kararlarının taraftarlarınkiyle aynı doğrultuda olduğu görülür. Ama bu bile onun masum olduğunu kanıtlamaya yetmez. Yenilenler onun yüzünden yenilir, yenenler ise ona karşı yenmişlerdir. Tüm yanlışların bahanesi, tüm felaketlerin nedeni odur. O olmasaydı taraftarlar onu icat etmek zorunda kalırlardı. Ondan ne kadar nefret ederlerse etsinler bir o kadar da ihtiyaç duyarlar. Maç boyu 22 futbolcunun arasında at gibi koşturur hakem.. Bu denli büyük bir özverinin karşılığında gördüğü ödül ise seyircilerin uluyarak kellesini istemesidir. Kan ter içinde kalan hakem her maçın başından sonuna dek, başkalarının ayakları arasında gidip gelen beyaz topu izlemek zorundadır. Onun da zaman zaman bu topla oynamak isteyebileceği açıktır.. Ama bu fırsat asla verilmemiştir hakemlere.. Top kazara bedenine çarpsa seyirciler annesini hatırlar.. Yine de, o yeşil kutsal alanda olmak uğruna tüm hakaretlere, yuhalamalara, atılan taşlara ve okunan belalara göğüs germeyi çok iyi bilir.."
Hakemi bu kadar güzel tarif eden başka bir yazı okudunuz mu? Ben okumadım.. Uruguaylı Eduardo Galeano'nun harika kitabı Gölgede ve Güneşte Futbol'dan kısa bir bölümle hakemlerin neler hissettiğini anlatmak istedim size.. Hakemler.. İnsan neden hakem olmak ister? Küfür yemek için mi? Hayır tabii ki.. Milyarlarca insanın tutkusu futbolda gücün temsilcisidir hakemler.. Maç başladığı an ne FİFA kalır, ne UEFA, ne mafya, ne medya, ne büyük ne küçük.. Hakem adam gibi adamsa, hakem gibi hakemse, düdük onundur. Güç ondadır artık.. Vicdanının rengine takılır ya da bir takım hesaplar içine girip talimatlarla, yönlendirmelerle sahaya çıkarsa 1-2 yılda biter kariyeri.. Gücünü kullanırsa Collina olmaya doğru atar adımlarını..
Collina olmak ya da olmamak.. Bir hakem için ne kadar önemli biliyor musunuz? İtalya'da Juventus'u sevmeyen futbolseverlerin birbirlerine anlattıkları bir espri varmış, Sotiri Konomi aktarmıştı bana.. Romalı bir baba ve oğlu bir spor mağazasına girmişler. Adam oğluna Roma formasını almak istemiş. Oğlu renkli hakem formasını beğenmiş.. Baba kızarak, "Oğlum sen Romalı'sın. Ne işin var Juve formasıyla" demiş. İtalyanlar da dürüst olmayan hakemlere kötü gözle bakıyorlar. Ama Collina onlar için halk kahramanı. Sony firmasının milyonlarca eve soktuğu Playstation oyunlarının en popülerinin kapağında onun resmi var. Gücünü doğru kullandığı için..
MHK Türkiye'de bir devrim yaptı. Genç hakemlere üst düzey maçlar vererek onları kazanma yoluna gitti. Başarılı da oldu.. Cem Deda, Fırat Aydınus, Cüneyt Çakır, Bülent Demirlek ilk akla gelenlerden.. Ama onda da abartıya gidildi. 6 haftadır, aralıksız Cem Deda'ya 3 Büyükler'in maçı veriliyor.. Ne amaçla? Cem Deda her an bu maçlarda önemli bir hata yapıp, bir büyüğün hedefi haline gelebilir. Galatasaray onun hatasıyla şampiyonluk yarışından kopsa ne olacak? Ya da Fenerbahçe çok önemli bir yenilgi alsa.. Bunlar olabilir. Ama siz aralıksız maçlar vererek hata yapma oranını yükseltiyorsunuz. Tecrübe böyle kazanılmaz. Bülent Demirlek gibi Cem Deda da böyle harcanıp gidebilir..
Geçen yıl Ali Aydın Fenerbahçe-Rizespor maçının 83. dakikasında ikinci sarı kartı gösterdiği Victoria'yı oyundan atmadığı için maç tekrarlanmış, belki de Rizespor alacağı 1 puandan olmuştu. Fenerbahçe ise ikinci yarıya 4-1'lik tekrar maçının moraliyle başlayıp şampiyonluk yolunu açmıştı. Ama Ali Aydın asılmadı Türkiye'de.. Çünkü canı yanan lobisiyle, bütçesiyle, medyasıyla küçüklerden biriydi, Dört Büyükler'den değil... Aynı Ali Aydın Galatasaray-Beşiktaş maçında iki hatalı penaltı verdiği, yani bir önceki hatasına oranla daha basit bir hata yüzünden hakemliği bıraktı.. Çünkü canı yanan, kurban isteyen bu kez lobisiyle, medyasıyla çok büyük bir camiaydı..
Dikkatimi çekiyor Mutlu Çelik konuşuyor.. Sürekli konuşuyor.. Hakemlerden bahsediyor. Hatalardan, kulislerden.. Peki neden bunları Ulusoy başkanken söylemiyordu? Neden kendi hakkında iddialar ortaya atıldığında susuyordu.. Mutlu Çelik futbolu bilen bir hakemdi. Başkasının adına kendi mesleğinden oldu.. Artık susmasını bilmeli. Çünkü konuştuklarıyla hakemlik mesleğini iyice küçültüyor..
Galeano'nun hakem tasviri, İtalya'daki espriler, Cem Deda'lara binen aşırı yükler ve Mutlu Çelik.. Bütün bunların olduğu ülkede Beşiktaş-Gençlerbirliği maçının tekrarıyla ilgili nefis bir yorum okudum dün.. Radikal'de İbrahim Altınsay, koyu Beşiktaşlı Altınsay, frikiği, maçın tekrarını ve Türkiye'deki bakış açısını öyle güzel anlatmış ki, buradan kendisini tebrik etmek istedim.. Elindeki gücü; düdüğü, kalemi, parayı, koltuğu, mevkiyi doğru kullanan herkese bu ülkenin ihtiyacı var.. Doğru kullanmayanlardan zaten çekeceğimiz kadar çektik çünkü..
|