| |
Yargıyla barışık olmak
Yargıtay Başkanı Osman Arslan'a, hayli gecikmiş bir "hayırlı olsun" ziyaretinde bulunduk... Bir saat konuştuk... Konuşmanın "ağırlıklı bölümü" basına dairdi. Bir gün, bir gazeteci, Başkan'dan bir konuda bilgi isterken "yargıyı koruyacağım" gibisinden bir söz etmiş. Osman Arslan tepki göstermiş: - Biz kimseden koruma falan istemiyoruz... Bizim tek isteğimiz var: Doğruyu yazınız.
Hatırlayacaksınız "Neşter Davası" ile ilgili olarak yargı eleştirilmişti. "Yargının içinde de yanlış yapan çıkıyor... Ama yargı kendi sorunlarına neşter vurmuyor" diye. Sonunda Yargıtay "kendi içinde soruşturmasını" yaptı. Ve "kendi göbeğini kendisi kesti." Başkan Osman Arslan'ın bu konuda da bir "sitemi, eleştirisi" var: - Yargıtay suçlanırken, suçlama "birinci sayfadan" verildi... Hem de büyük olarak... Ama Yargıtay "sorunu" çözdü, sonucu açıkladı... Baktım, birinci sayfadan verilen bu haberin sonucu, iç sayfaların birinde çok küçük olarak yer alıyor.
Bir gün, bir gazete yöneticisi Yargıtay Başkanı'na gitmiş. Konuşmanın başında Osman Arslan demiş ki: - Teybiniz varsa açabilirsiniz... Konuştuğumuz her şeyi not alabilirsiniz... Ve yazabilirsiniz... Gizlimiz, saklımız, özelimiz yok... Her şey açık, her şey şeffaf. Osman Arslan'ı "Yargıtay Başkanlığı'na seçilmeden çok önce" tanıdık. Gerçekten "açık bir isim." "Şeffaf." Ve "gerekmedikçe konuşmayan" takımından.
Konuşmama gerekçesini de zaman zaman söyler: - Hakim, kararıyla konuşur. Fakat şimdi "konumu" değişik. Artık "karar vermiyor." "Yöneticilik" yapıyor. Tabii "konuşması gereken konularda da" konuşuyor: - Yargı ciddi iş... Yargıtay da ciddi bir yer... Yargıyı ilgilendiren konular sulandırılmasın... Magazin malzemesi yapılmasın... Açıkçası yargı yıpratılmasın... Zira yargı herkese lazım... Yargıyı yıpratanlara da lazım.
Osman Arslan: - İnsanlar iki şeyin değerini maalesef kaybetmeyince bilmiyorlar... Biri sağlık, diğeri adalet.
Yargıtay Başkanı son zamanlarda, bazı çevrelerde "şöyle bir hava" sezmiş: - Şu hakimler de fazla oluyor artık... Biraz üzerlerine gitmek lazım. Özellikle "eski Başkan Eraslan Özkaya'nın üzerine üzerine gidilmesi sırasında" bu hava tırmanmış. "Neşter Davası" sürecinde de. Osman Arslan "bu hava ile ilgili olarak oldukça tepkili." İşte söyledikleri: - Kimse yargıyı zapturapt altına alalım havasına girmesin... Böyle bir havayı tahrik etmesin... Kaybeden toplum olur... Zararını görürsünüz... Adalet'i yüceltmek lazım. Zira mülkün (devletin) temeli adalet.
Yargı hiç eleştirilmeyecek mi? Başkan "kimse bizi eleştirmesin" demiyor: - Yargıyla ilgili olarak kim, ne biliyorsa, söylesin... Olumsuz bir şey bilen, bana bildirsin, gereğini yapayım... Yargıya vuracaksan, vur... Ama vurmadan önce dinle.
Osman Arslan, bir saatlik sohbeti "bir cümleyle" özetlemek istedi: - Yargıyla barışık yaşamak lazım.
Araya "şu olay... Bu olay... Kurultay" girmişti ve Osman Arslan'a "hayırlı olsun" demeye, "çayını içmeye" gidememiştik. "Sohbetin gerisini" bir başka gün yazacağız. Bugün, noktayı koyarken, bir hususun altını çizmekte yarar var: Yargıtay'ın başında "dünü, bugününe kefil, bir hukuk ve devlet adamı" oturuyor.
|