| |
Biz ayrıldıktan 3 saat sonra skandal patlamış meğer!..
Urla Barbaros Çocuk Köyü'nde olup bitenlerden sonra morali sıfır hallerde karşılaştığımız genel müdür "Savaş kardeş. Bizim göğsümüzü kabartan yerlerimiz var. Oraları görsen gözün yaşarır. Birkaç münferit kötü olaya koca kurumu yedirmemek lazım" demişti. "Haklısın" deyip önermiştim: "O zaman nereler varsa gidip o iyilikleri de görüp görüntüleyeyim." Kısa süre önce Manisa Kula'da zihinsel özürlülere rehabilitasyon merkezi açtıklarını istersem oraya gidebileceğimizi söyledi. İkiletmeden kabul ettim ve anında yola çıktık İzmir'den.
Helal olsun 1 saat sonra oradaydım ekibimle birlikte. Ve gezip dolaştıktan sonra ne kadar da gururlanmış, nasıl da takdir etmiştik. Kula'nın gözbebeği olan bir sosyal hizmet kurumu olmuştu orası. Muhteşem bir tesis olarak konuşlanmıştı. Oraya gece gündüz hizmet veren, koruması altındakilere gözü gibi bakan o personelin özverili çalışmalarını görünce müdüründen kapıcısına kadar "helal olsun" çekmiştik. Aile evi gibi Mesela 21 yaşında yeni evli güzel yüzlü bir hemşire gelmiş anlatmıştı. "Sabah akşam demeden belki kendi anne babamıza bile yapmayacağımız yardımları yapıyoruz onlara. Altlarını değiştirmek de buna dahil. Ama yüksünmüyoruz hiç" demişti. Herhangi bir sıkıntı doğmasın diye nasıl kilitli kapılar, demir parmaklıklarla korunduklarını.. 1. ve 2. kat arasında bile geçiş olmasın diye önlem alındığını.. Koridorlar, salonlar ve odaların kameralarla kontrol altında tutulduğunu göstermişlerdi. Her yan pırıl pırıl her yan bir aile evi gibi döşenmiş hallerdeydi.
Aydınlık yüz Sosyal Hizmetler Genel Müdürü İsmail Kahraman hepsinin elini sıkıp alınlarından öpüp "Sizinle övünüyorum. Burada başardıklarınızla Urla'da meydana gelen o acı olayları unutturdunuz, teşkilatımızın aydınlık yüzü oldunuz" diyerek takdir etmişti onları. Oradan çıktıktan sonra yine bir başka kuruma, Turgutlu'da bulunan yaşlılar yurduna gitmiştik heyet halinde. Orada yaşamlarının sonbaharını devletin korumacı, kollamacı şefkatli kollarında geçiren ak sakallı dedelerle görüşmüş, konuşmuş, şakalaşmış, öykülerini dinlemiştik. Belediye Başkanı onlara nasıl yeni yeni mekanlar armağan edecek, kaymakam beyin eşi onlara nasıl kızları, torunları gibi yakın.. Hepsini sevinçle izlemiştik.
Takdirli şahıs Aynı günün akşamı.. Yani genel müdürle birlikte Kula'dan ayrıldığımızdan 2-3 saat sonra skandal patlıyormuş meğer, nereden bilecektik ki. Gece sorumlusu olan o "takdirli" şahıs gidiyor, ne yaptığını bilmez bir halde yaşamaya mahkum olan iki kız kardeşten birini alıp köşedeki heykelin arka tarafına götürüp emellerine alet ediyor. Nasıl bir gözü dönmüşlükse, aynı anda 10 metre ötede diğer özürlüler, çalışanlar yemek yemekte.. Mutfak görevlileri filan hep birlikte oracıklarda dolaşmakta. "Silin şunları!" Adam bir an kafayı kaldırıp bakıyor ki yediği halt tam da kameranın kayıt alanında.. Sonra gidip yalvar yakar "silin şunları" diyor izleme görevlisine ama Urla olayında ağzı sütten yanan tüm idareciler anında toplanıp tutanaklar tutup savcının karşısına çıkarıyorlar adamı.
Adalete hesap Müdürleriyle görüştüm olaydan sonra. Diyordu ki; "Savaş Abi ben kendime nasıl güveniyorsam, bu Halil Kaya arkadaşa da öyle güvenirdim. Çünkü bir tek ben ve o yetiştirme yurtlarından geldik. Acıları, sıkıntıları yaşayarak büyüdük. Nasıl yapabildi böyle bir şeyi anlayamadım. Kamera kayıtta değilmiş meğerse.. Ama ona hissettirmedik, sonuna kadar anlattırdık olaylarını. Kendi ağzıyla bir bir itiraf etti daha önce de neler yaptığını. İlahi takdir bu. Şimdi adalet de verecek cezasını.
Karısı boşuyor Müdür beyin anlattıkları arasında bir başka detay var ki oldukça sarstı beni. Kadın ağlayarak gelmiş müdüre ve demiş ki; "Bu adam beni ele güne rezil etti. Ailem de bırakmaz artık bunun yanında beni ve zaten ben de istemem. Bu dışarı çıksa da karılık yapmam ben buna bundan gayrı. Boşayacağım hemen. Buraları terk edip gidiyorum. Ama elimde avucumda bir şey yok. Ne olur himmet edin de benim iki kız çocuğumu çocuk yuvasına alın. Bu adam böyle bir aşağılık iş yapsa da, bizim kurumlarımıza inancımız tamdır müdür bey"
Bakan çok üzgün Bu duydukları gözlerini yaşartmış genç ve idealist müdürün. Bana anlatırken de sesi titriyordu, tanığıyım. Bu arada Bakan Güldal Akşit'in de olayı duyunca çok üzüldüğünü öğrendim. Sosyal hizmetlerin çağdaş, konforlu ve güvenli olması için nasıl çabaladığını yakından gözleyip bildiğim Güldal Akşit daha Urla'nın acısı soğumadan bu olayı da duyunca çok sarsılmış anlatılanlara göre. Gerçekten de zor, çok zor bunlara katlanabilmek. Bir gönül ordusunun emek emek ördüğü güzellikleri birkaç kendini bilmezin yakıp berhava etmesine isyan etmemek de güç, kahrolmamak da..
|