  |
|
Çocukken Kerkük'ten nasıl kaçırıldım?.. (3)
Gece uyku muyku tutmadı beni... Okul gözümde tütüyor... "Allahım..." diyorum "Şuradan bir gitsem, Türkiye'ye bir girsem, bundan böyle okul birincisi olacağım..." Ertesi gün tren hareket etti... Bana sıkı sıkıya tembihleniyor: "Polis sordu mu bu adam benim babam değil diyeceksin..." "Arap polise ben bunu hangi dilde söyleyeceğim..." diyorum: "Ben tek kelime Arapça bilmem..." "Kolejde okuyorsun ya yavrum... İngilizce söylersin" deyiveriyorlar... Çattık ki ne çattık... Gece saat 03.00'te sınır kapısına geliyor tren... Iraklı polisler giriyor tek tek kompartımanlara... Pasaportları alıyor inceliyorlar... Çıkış damgası vuruyorlar... Gidiyorlar... Bizim kompartımanın önüne geliyorlar... Babam pasaportları uzatıyor... Polis inceliyor inceliyor bana bakıyor... "Çocuk" diye soruyor... Babam, onların dilinde çocuğun kendisinin olmadığını söylüyor... Adam bana bakıyor, bir daha bakıyor... Gecenin saat 03.00'ünde biraz da uykulu gözlerle, daha fazla araştırmak istemiyor... Veee... Damgayı basıyor... Pasaportumu veriyor... Öylece resmen kaçırılıyorum Irak'tan... Dünyanın en mutlu insanıyım o anda... Ama polis gittikten sonra yine de sormadan edemiyorum babama... "Baba Türk polisi bir şey söyler mi?.. Türkiye'ye giremeyebilir miyim..." Babam gülümsüyor... Saçımı okşuyor... Bir daha Kerkük'e gitmem nasip olmuyor...
|