Baykal: Tasfiye olmayacak, CHP korunacak
CHP liderliğine yeniden seçilen Deniz Baykal'ın iki gün süren kurultaydaki konuşmaları sesini eritmiş. Kısık ses tonuyla konuşabilen Baykal, dün kurultayla ilgili kendisine gelen telefon ve faks mesajlarını okuyordu. CHP'lilerle birlikte, geçmişte başka partilere oy vermiş olanlardan aldığı "Doğrusu ne ise onu yaptınız" mesajlarından memnundu. Bundan kaynaklansa gerek kurultay havasından hala kendini kurtaramamıştı. Kavgalı kurultay için, "Üzüntü verici bir tabloydu" diye söze başladı. Yaşananlar karşısında "Yüreğimiz kan ağlıyor" yakınmasıyla yetinmiş partililere tepki koydu; "Sadece bu sözü söyleyip, olay ortada bırakılmamalı. Bu üsluba partinin teslim edilmemesi de gerekli..." Sözlerinden bir tasfiye sürecinin başlayacağı anlamı çıkardığımızı söylediğimizde şu karşılığı verdi: "Salona camları kırarak gelişlerinden (Sarıgül), içeri girişlerine kadar tüm görüntüleri televizyonlardan aldık, inceliyoruz. Sokaktan toplanmış, CHP ile ilgisi olmayan, otopark mafyasını oraya kimlerin soktuğu ortada..." Hemen ardından ekledi: "Şimdi onlara sessiz, aciz konumda kalmayacağız. Yöntem, zorbalık ortada. Zaten hakkındaki rüşvet iddialarına da kurultay salonunda cevap bile veremedi..." Sözlerinden anlıyoruz ki, Mustafa Sarıgül partiden ihraç edilecek. Peki, Sarıgül'le birlikte hareket eden milletvekilleri ve üyeler için ne yapılacak? Baykal'ın yaklaşımı şöyle: "CHP üyelerinden, bundan medet ummuş olanların bir sorumluluğu yok. Ama başından sonuna suça bulaşmış, bunu kabullenmiş birinin arkasında koca koca arkadaşları görmekten üzüntü duyuyorum. Amaç için her şey mubahtır anlayışı olursa, o zaman bu tür sıkıntıların olabildiğini de artık görmeleri lazım. Onların özeleştiri yapması gereken bir manzarayı yaşadılar. Böyle bir muhalefet anlayışının içinde yer almak onları üzmedi mi? Manzaranın bir parçası olmayı kendilerine yakıştırıyorlar mı?"
İhraç tırpanı Baykal, ihraç tırpanının kimlere çalışacağını da dile getirmekten kaçınmadı: "Belinde silahla Kurultay Divan Başkanı'na saldırmış, geçmişte de hakkında üç disiplin olayı bulunan milletvekiline karşı da sessiz kalamayız. 'Kurultay süreci, parti içi demokrasinin parçası' diyemeyiz. Partiye çeki düzen vermek gerek, zorbalığa göz yumulmaz..." Belli ki; Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz'e partiden ihraç yolu gözüküyor. Baykal'a göre bu, "Bir tasfiye değil, partinin kendini koruma zorunluluğu..." Her ne kadar Baykal, "Tabii ki buna yetkili organlar karar verir" dese de Sarıgül'ü desteklemiş milletvekillerinden bir bölümü de disipline sevk edilecek. Bunların sayısının ne olacağına gelince; Baykal bu konuda bir söz söylemedi. Ancak CHP'den yansıyan havaya göre, bir elin parmağının sayısını geçmeyecek. MHP örneği Parti Meclisi'nin neden çarşaf listeyle değil de blok listeyle belirlendiği konusuna gelince.. Baykal'ın, eleştirilere yanıtı şöyle: "Çarşaf liste önergesini okutup oylayacağını Divan Başkanı açıkladı. Genel Başkan seçimi bittikten sonra oylattı ve kabul edilmedi. Neden o oylamaya katılmadılar? Tüzüğe göre seçim yönteminin önceden belirlenmesi zorunlu." Hazırladığı blok listede muhalefetten herhangi bir isme neden yer vermediği sorumuza da Baykal'ın yanıtı şöyle oldu: "Parti Meclisi toplantılarına örneğin Kemal Derviş hiç gelmiyordu. Siyasetten kopmuş arkadaşlar vardı. İl başkanları, 'Bu kez birbirine güvenen insanlarla yola çıkalım, muhalif olanların yerine yenileri belirlensin, partide tek ses olsun' dediler. Partinin bu dönem dayanışmaya ihtiyacı var. Çünkü, partide çeşitli nedenlerle şekillenmiş kadroların, kurultayda gördüğümüz manzara arkasında saf tutma çabasını gördük..." Baykal, bundan sonraki hedefini ise "birlik olmuş yönetimle partiyi halka taşımak" olarak açıkladı. Kurultayda yaşanan kavgaların, halkın üzerinde yarattığı etkiyi anımsattığımızda da Baykal, şu ilginç benzetmeyle karşılık verdi: "Unutmayın ki, 1997 Kongresi'nde yaşanan kavgadan sonra, MHP ertesi seçimde iktidara geldi. Kimin nerede durduğuna bakın. Tablo göründü, vatandaş iyi yaptınız diyor..."
|