Yeni başlangıç
Irak'ta seçim her şeye rağmen yapılacak. Çoğunluğu Sünni olan direnişçiler ve onlarla birlikte hareket eden İslamci teröristler ve Usame bin Ladin açısından hiç kuşkusuz bu bir taktik yenilgi. Ancak ölüm tehdidi altında yapılacak seçimde genel katılımın yüzde 50'nin altına düşmesi halinde seçimi engellemek isteyenlerin amaçlarına erdiğini söylemek de mümkün olacak. Eğer Kürtler'in yüzde 85'i, Şiilerin yüzde 80'i ve Sünniler'in yüzde 30'u oy kullanırsa yüzde 70'lik bir orana ulaşılabilecek. Bush yönetiminin açtığı savaş, Ortadoğu'da devrime benzeyen bir etki yaptı. İktidarın sosyal temelini değiştirdi. Savaşın haksızlığı, işgalin yanlışlığı, zulmü, ABD'nin buradaki sicilinin fecaati, işgal ettigi ülkede güvenlik sağlayamayarak halkı cehennemi koşullarda yaşattığı doğru. Ama savaşın yalnız Irak'ta değil tüm bölgede siyasi taşları yerinden oynattığı da doğru. Baas rejimiyle birlikte, 1920'lerde İngiliz ve Fransız emperyalizmleri tarafından kurulan ve Sünni Araplar'ın mutlak hakimiyetine dayalı bölgesel sistem çöktü. Irak'ta Şii Araplar'ın iktidarın baş ortağı haline geleceği bir yolun açılmış olması bu nedenle bölge ülkelerini de tedirgin ediyor.
Şii liderler neden ısrarlı? Son dönemde sivillere karşı saldırıların ezici olarak Şiiler'i hedef alması, düğünlerde bile kan akıtmaları Sünniler'in iç savaşta keramet olduğuna inandıklarının göstergesi. Etraftaki Sünni rejimler direnişçilere ve dışarıdan gelen cihadçılara destek vermiyorlarsa bile verilen desteğe göz yumuyorlar. Ürdün Kralı Abdullah'ın Lübnan, Irak ve İran'dan oluşacak bir Şii kuşağı tehlikesinden dem vurması bu bağlamda değerlendirilmeli. ABD'nin Irak'tan çıkarılması hedefine Sünni direnişin şiddet yoluyla ulaşması mümkün değil. Sünniler açısından Irak'taki eski iktidar yapısının kurulabilmesi de imkansız. Şiddet yoluyla varabilecekleri yegane nokta, ükenin fiilen parçalanması olabilir. ABD temsilcileriyle görüşmeyi reddeden 75 yaşındaki Ayetullah Ali Sistani ve diğer Şii liderler de bunu bildiklerinden, seçim konusunda ısrarlı oldu. Pazar günü ayrıca Arap kentlerinin yerel meclisleri ve Kürtler'in ulusal meclisi için seçim yapılacak.
Anayasayı veto edebilirler Bu yılın siyasi gelişmeleri seçimle de sınırlı değil. Pazar günü seçilecek 275 kişilik Kurucu Meclis, 15 Ağustos'a kadar bir anayasa hazırlayacak. 15 Ekim'e kadar bu anayasanın oylanması, 15 Aralık'a kadar yeni seçim yapılması, yıl sonunda da yeni hükümetin kurulması hedefleniyor. Bu şekilde ABD'nin Irak'tan gönderilmesinin koşulları da yaratılmış olacak. Sünniler'in özellikle anayasa hazırlanması döneminde siyasi sürece daha fazla dahil olmak istemeleri mümkün. Zira tıpkı Kürtler gibi onlar da üç şehri kontrol ettiklerinden, anayasayı veto etme imkanına sahip olacak. Bu nedenle anti-Amerikancılıklarından asla kuşku duyulamayacak önde gelen Sünni imamlar bile anayasa sürecine katılmak gerektiğini söylüyorlar.
Şii teokrasisi de riskli Seçim sonrasında Sünniler'in mutlaka yönetime dahil edilmesi gerekiyor. Kürtler'in de merkezi iktidarda yüksek mevkilerde bulunabilmesi siyaseten şart. Bu gerçekleştirilemezse veya bir Şii teokratik yönetiminin kurulmasına çalışılırsa o zaman da Irak'ı bir arada tutmak mümkün olmayacaktır. En azından Kürtler, fiilen kendilerini Irak'tan iyice ayıracaktır. Türkiye açısından Irak'ta teokratik veya fazlasıyla İran yanlısı bir rejim makbul olmaz. Benzer şekilde bağımsızlık talebinin giderek güçlendiği Kürt bölgesinde Kerkük'ün bir oldu bittiye getirilmesi de hazmedilmesi zor bir gelişme sayılır. Demokrasiden bahsetmek için çok ama çok erken sayılsa bile pazar günü Irak halkları, tarihte ilk kez kendi kaderleri üzerinde söz sahibi olabilecek...
|