 |  |
  |
|
Kandilli ziyareti
Antalya ve ilçelerinin 5.5 büyüklüğündeki depremin artçı sarsıntılarıyla beşik gibi sallandığı saatlerde Başbakan Erdoğan'a Kandilli Rasathanesi'nde brifing verildi. Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Gülay Barbarosoğlu'nun Erdoğan'a açıklamalarından anladığımız kadarıyla, Kandilli uzmanları deprem hazırlıklarını üç grupta değerlendiriyorlar: İlk grupta fiziki önlemler yer alıyor: Kentsel dönüşüm, yeniden nazım plan ve güçlendirme çalışmaları gibi. İkinci grubu eğitim ve bilinçlendirme oluşturuyor, üçüncüsünü ise yeni teknolojilerden yararlanma. İlk grupla ilgili çalışmalarda kamu epey mesafe aldı: Okullar, hastaneler, köprüler ve viyadükler hızla güçlendiriliyor. Ancak özellikle İstanbul'da iki büyük tehlike kaynağına da en kısa sürede el atılması gerekiyor: Ambarlı'daki dolum tesisleri ve termik santral. Bir de elektrik tellerinin tümünün yer altına alınması. Eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları da iyi gidiyor. Milli Eğitim Bakanlığı, sivil toplum örgütleri ve dur durak bilmeden Anadolu'yu dolaşan Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara'nın çabaları ile Türkiye bu alanda iyi bir yere geldi. Barbarosluğu'nun ifadesiyle, "Deprem araştırmaları için uzaydan, radardan, uzak algılama sistemlerinden yararlanacak teknolojilere girme" konusuna gelince... Birleşmiş Milletler'in girişimiyle 18-22 Ocak tarihlerinde Kobe'de "Doğal felaketleri önleme" konferansı düzenlendi. 168 ülkeden 4.500 bilim adamı ve yetkilinin katıldığı bu konferansta, depremden tsunamiye, selden kasırgaya, kuraklığa kadar her tür afetle ilgili küresel uyarı sistemleri geliştirilmesi kararlaştırıldı. Japonya, ABD ve AB bu projeler için teknolojik destek verecek. Türkiye de projede önemli bir rol üstlenebilir. BM Genel Sekreter Yardımcısı Jan Egeland'ın o konferansta dediği gibi, "Doğal felaketlerde kurtarma operasyonlarına harcanan paranın yüzde 10'u önleme ve hasarı azaltma çalışmalarına ayrılsa, dünya çok daha güven verici olacak." Erdoğan'ın Kandilli ziyaretini işte bu bilincin ifadesi görüyor ve İstanbul için önemli bir adım olarak değerlendiriyoruz.
|