| |
Polis yazı dizimize jandarmadan ölçülü itiraz!...
Polis teşkilatıyla ilgili yazı dizisini dün bitirdim malum. Türkiye'nin her yerinden e-mailler geldi bu diziye ilişkin. Özellikle de baş komiser ve daha alt rütbelerle memurlardı imza sahipleri. Şükran sunuyorlar, teşekkür ediyorlar, kendilerini yalnız hissettikleri bir zamanda bu yazı dizisinin bayram hediyesi gibi geldiğini belirtiyorlar. Arada eleştiren "ne gerek var polise bu kadar koltuk atmaya, onları sütten çıkma ak kaşık göstermeye?" diye yorum yapanlar da var. Hemen söyleyeyim. Paşa gönlümüz öyle istedi ve yaptık. Hayranlık tamam da!.. Bu arada önemsediğim bir grup mesaj da jandarmalardan geldi. Aşağıya bir tanesini yazayım bu mektuplardan ve değerlendirin olmaz mı? "Sevgili Savaş Ay; öncelikle şunu belirtmek isterim, güvenlik gücü olarak meslektaşımız olan polislerimizi biz de en az sizin kadar seviyoruz. 13 yıldır jandarma teşkilatına hizmet etmeye çalışıyorum. SABAH gazetesini ve şahsınızı sürekli takip ederim. Sizdeki polis hayranlığının gazeteci olarak içlerinde görev yapmış olmanızdan kaynaklandığını kendiniz de zaman zaman ifade ediyorsunuz. Ancak kantarın topuzunu kaçırıyor ve bir kurumu savunmak isterken başkalarına haksızlık ediyorsunuz.
Anti sosyal Sayın Ay her mesleğin olduğu gibi polisliğin de zor yanları tabii ki var. Fakat sizin anlattığınız kadar acıklı bir durum olduğunu zannetmiyorum. En azından jandarmaya göre. Şimdi teşkilatımızla başka kurumları örneklerle kıyaslamak istiyorum. Polis il ve ilçe merkezlerinde görev yapar. Yani insanın ve imkanın olduğu yerlerde. Jandarma ise dağ başı karakollarında, 10 tane askerle insan yüzünden ve medeniyetten uzak yaşar. Eş ve çocuk Polisin görev alanı ülkenin % 20'si, jandarmanın ise % 80'idir. Medeniyetten uzak görev yapmasından dolayı, ne kadar çok annenin doğum yapmaya çalışırken ya çocuğunun ya da kendisinin canından olduğu ya da sakat kaldığı tahmininizden daha fazladır. Astsubay ya da uzmanın eş ve çocukları bir evin içerisinde kimseyi görmeden ve hiçbir sosyal faaliyetleri olmadan yıllarını geçirip anti sosyalleşmektedirler. Katı disiplin Polis ile jandarma arasında maaş olarak uçurum yoktur, aşağı yukarı aynıdır. Polisler bir kere şark hizmeti yapar, jandarma ise emekli olana kadar sırayla bir batı bir doğu yapar. Polisler şark hizmetinden batıya dönerken (1) derece alırlar, biz alamayız. Polislerin mesaisi aşağı yukarı bellidir, jandarmada mesai 24 saattir. Polislerde teşkilat içi demokrasi ve olgunluk daha fazladır. Amir memur ilişkisi esnektir. Bizde ise katı disiplin, emirlere ve amirlere mutlak itaat hakimdir. Aksi takdirde askeri ceza kanunumuz devreye girer 21 güne kadar "oda hapsi" cezası alırsınız.
Domates fiyatı Öğretmenler senede 60 gün çalışırlar ve sürekli yakınırlar. Doktor ve hemşireler istemedikleri yere asla tayin olmazlar, nöbet tutunca para alırlar nöbet istirahatlarını biriktirip izne çevirirler ve sürekli yakınırlar, ama bizler tayinimiz nereye çıkarsa kayıtsız şartsız gideriz ve şerefle de görevimizi yaparız. Millet, batıda örneğin 500 bin liraya domates yerken, biz 2.500.000 liraya yeriz. Ev kiramızı yıllık ve fahiş fiyattan alırlar. Jandarmada görev yapıp da bir şey sahibi olan yoktur. Herkes ancak evini geçindirmektedir. Çocuklarımızın eğitimi berbattır. Çünkü ya eğitimi düzgün yerde görev yapmaz ya da asgari 2 senede bir tayin görüp öğretmen değiştirirler.
Sınır boyları Mecburi hizmetimiz 15 senedir. Asli görevimiz olan emniyet ve asayiş hizmetlerinin sağlanmasının yanı sıra; - Ağaç dikme - Toplumsal gelişime destek faaliyetleri - Fakir öğrenci okutulması, - İzci grupları oluşturulması, - Özürlülere askerlik yaptırılması gibi bir sürü yan işlerle uğraşır. İlave olarak senede ortalama 8-10 defa denetlendiğinden asıl görevini layığı ile yapamaz. - Kira yardımı, çocuk yardımı bizde de polisinkiyle aynıdır. - Ayrıca sınırda görev yaparız, cezaevlerinde görev yaparız, trafik hizmetimiz vardır.
Adı mahfuz Daha o kadar çok şey var ki inanın yazmakla bitmez. Şimdilik sadece bu kadarla yetinmek istiyorum. Lütfen tek yönlü bakmayın, şikayet etmiyorsak bu iyi olduğumuz anlamına gelmesin bu sadece siyaseti ve ağlamayı polis kadar iyi beceremeyişimizdendir. Hani derler ya 'aç gezeriz dik gezeriz.' son söz; hükümet bir şey yapacaksa samimiyetle söylüyorum. Öncelikle asker ve polisin lojmanlarını satsın ve gereksiz harcamalarını kısarak adalete ve eğitime yatırsın. 'Adaletsiz bir ülke mezbahadan farksızdır.' Yazacak çok şey var. Başınızı ağrıttım. Özür diler, saygılar sunarım. Adım sizde mahfuz kalırsa sevinirim, malum ekmeğimizle oynarlar. Sevgiler ve iyi bayramlar..."
|