| |
Bir taze örnek
Niyetimiz öcüleri kırbaçlamak değil. Sadece çeşitli Kürt çevrelerinde seslendirilen ve ünlü Azınlık Raporu'nda ifadesini bulan bazı kavramların pratikte nerelere kadar taşınabileceğini, somut bir örnekle anlatmaya çalışacağız. DEHAP Genel Başkanı Tuncay Bakırhan geçen hafta partisinin büyük kongresinde, "Kürt sorununun ülkenin bütünlüğü ve halkların demokratik birliğine dayalı çözümü"nden söz etti ve formülünü anlattı: "Ulus tanımı soy temelli olmaktan çıkarılarak coğrafi temelde, ülke esasına göre yeni bir tanımlamaya kavuşturulmalı. Bu çerçevede üst kimlik olabilmesi, tüm etnik ve kültürel farklılıkların ortak paydada buluşturulabilmesi için Türkiyelilik kavramına gidilmeli"... Partileşme aşamasına geçmeye hazırlanan Leyla Zana ve arkadaşlarının Demokratik Toplum Hareketi de yayınladığı "Genel Yaklaşım ve İlkeler" başlıklı metinde "Kürt sorununun demokratik çözümü" için bir dizi öneri sıraladı: "Kürt kimliğinin yasal ve anayasal güvenceye kavuşturularak, Kürtler cumhuriyetin asli anayasal vatandaşları kabul edilmeli. Dil ve kültürel hakları yasal güvenceye kavuşturulmalı." Anayasal vatandaşlık, üst kimlik, coğrafi temelde ulus, halkların demokratik birliği, dil ve kültür hakları... Tüm bu kavramların hayata geçirildiği bir yer var: İspanya'nın Bask bölgesi. İspanya 1978'de yürürlüğe giren anayasayla, 17 özerk topluluğun dil ve kültürüne saygı göstermeyi hükme bağladı. Katalanca, Galiççe ve Euskera, yani Baskça bölgesel diller kabul edildi. Bu bölgelerde resmi dil İspanyolca ile birlikte kullanılıyorlar. Ayrıca 17 bölge "Yerinden yönetim reformu"yla seçimle oluşan özerk yönetimlere de sahip oldular.
Özerklikten ayrılma hakkına Bask parlamentosu geçen yılın son gününde bölge hükümetinin başbakanı Juan Jose Ibarretxe'nin hazırladığı bir planı kabul etti. "Serbest ortaklık anlaşması" adını taşıyan planda bakın neler öngörülüyor: İspanyol vatandaşlığıyla eşit statüde Bask vatandaşlığının getirilmesi.. Bask bölgesinin özerk ama İspanya'nın ayrılmaz parçası olduğu hükmünün değiştirilmesi. Bask ulusunun özgür iradesiyle İspanya ile eşit temeller üstünde ortaklık kurduğu ilkesinin getirilmesi. (Böylece kendi kaderini belirleme, yani gerekirse İspanya'dan ayrılma hakkının "teorik olarak" kabul edilmesi.) Kendi adalet, sağlık ve sosyal güvenlik sistemlerine sahip olması. Vergi, maliye, ulaşım ve istihdam alanlarında kendi politikalarını uygulaması. AB organlarında Basklılar'ın özel temsilcileriyle yer almaları. Özetle savunma ve dış politika dışında tüm egemenlik yetkilerine (hatta kendi milli takımlarına bile) sahip olmak istiyor Basklılar. Bir ayrıntı daha: Bask'ın Fransa'da kalan parçasıyla birleşme amacının meşru bulunup tanınması da isteniyor! "Bunun bir adım sonrası tam bağımsızlık" diyen İspanyol hükümeti ve ana muhalefeti kenetlenmiş durumda. Parlamentoda 8 Mart'ta yapılacak oylamada Bask planının ezici çoğunlukla reddedilmesi kesin. Ancak Bask Başbakanı Ibarretxe, "Kaderimizi ve geleceğimizi Madrid'dekiler değil, biz belirleyeceğiz" diye meydan okuyor ve planı ilkbaharda Bask halkının onayına sunacağını söylüyor. İspanya'yı zor, çok zor aylar bekliyor. "Yeni ulus", "Eşitlik temelinde ortaklık" ve yukarıda saydığımız diğer kavramlar tartışılırken, aklınızın bir ucunda Bask örneği bulunsun...
|