Bağlılık, vefa ve sevgi üzerine
Ünlü yazar Hans Pleschinski'nin ödüllü otobiyografik romanı "Bir Görünmezin Portresi"nde 70'ler ile 90'lar arasındaki Almanya farklı bir bakış açısıyla anlatılıyor.
Ülkemizde, çeviri kitaplar, dergiler yayımlanıyor, kültürel faaliyetler devam ediyor. "Kötü" diyebileceğimiz çeviriler olduğu gibi "olağanüstü" çeviri kitaplar da var. Size Almanca'dan Türkçe'ye iyi çevrilmiş bir romandan bahsetmek istiyorum. "Bir Görünmezin Portresi" kitabını Esen Tezel çevirmiş, İnkılap Yayınları da okuyucuya sundu. 49 yaşındaki Alman yazar Hans Pleschinski'nin 2002 yılında Münih Belediyesi Roman Ödülü'nü kazanan otobiyografik romanı "Bir Görünmezin Portresi", eşcinsel yazarın kendinden 20 yaş büyük galerici sevgilisi Volker ile yaşadığı 23 yıllık ilişkiyi konu alıyor. Kuzey Almanya taşrasında doğup büyüyen Pleschinski, Münih'e yerleşmesinden sonra hayatına giren bu sıradışı adamla yaşadıklarını anlatırken, Almanya'nın 70'lerle 90'lar arasında büyük bir hızla değişen çehresini arka plan olarak seçiyor ve kişisel hikayesinin yanı sıra ülkesinin bir dönemine ışık tutuyor. Yaşamı boyunca zonadan bronşite, zatürreden bağırsak kanserine birçok hastalıkla mücadele eden, kendine acımak yerine dimdik ayakta kalmayı ve üretmeyi seçen; acılarla, mizah anlayışından ve sanata olan tutkusundan güç alarak savaşmaya çalışan, gerçekçi Volker, Hans için sadece sevgili değil, aynı zamanda baba oluyor. Hans'a ise ilişkide daima korunmaya muhtaç, zaman zaman mızmızlanan, bazen abartılı bir umutsuzluğa kapılan ama her zaman coşkulu ve hayalperest çocuk rolü düşüyor. Okuru gerçek sevgi, bağlılık, vefa, hayatı her yönüyle paylaşmak gibi kavramları sorgulamaya iten romanı Pleschinski, sevgilisinin ölümünden sonra yazmış ve kitap yazarın hayat arkadaşına vedası olarak görülebilir. Can Yayınları Bernhard Schlink'in yeni kitabını çıkarıyor. Kendi uzmanlık alanıyla ilgili kitapların yanı sıra yazdığı romanlar ve polisiyelerle de dikkatleri üzerine çeken Schlink'in daha önce Türkçe'de Okuyucu (İletişim Yayınları, 1997), Gordiyon Fiyongu (İletişim Yayınları, 1998) ve Aşk Kaçışları (Doğan Kitapçılık, 2001) adlı kitapları yayınlanmıştı. Alman televizyonu ZDF tarafından filme de çekilen "Selb'in Yargısı", özel dedektif Gerhard Selb'in hikayelerini konu alan üçlemenin ilk kitabı. Selbs Betrug (Selb'in Hilesi) ve Selbs Mord (Selb'in Ölümü) adını taşıyan kitaplar da Can Yayınları tarafından okuyucuya sunulacak. "Selb'in Yargısı" şubat ayında, "Selb'in Hilesi" ise martta kitabevlerinin raflarında yerini alacak. İlk kitap, işleri azalmaya yüz tutan 68 yaşındaki Dedektif Selb'i tüm günahları ve sevaplarıyla tanıtıyor. Karlsruhe'li bir demiryolcunun oğlu olan Gerhard Selb, varlıklı bir aileden gelen ve gıpta ettiği en iyi arkadaşı Ferdinand Korten'le birlikte Berlin'de hukuk öğrenimi görmüştür. Korten'in kız kardeşi Klara ile evlenmiş ve Heidelberg'de savcı olarak görevlendirilmiştir. Ne var ki Selb'in savcı olarak meslek hayatı çok da uzun sürmez; II. Dünya Savaşı sona ermiş ve Nazi devletinin kadroları görevden el çekmiştir; dahası kimse devlet kadrolarında eski Nazileri görmek istememektedir ve öyle ya da böyle Selb de bunlardan biridir işte. Selb'in özel dedektiflik hikayesi de böyle başlar. Yıllar geçer, Selb'in karısı ölmüştür. Çocukluk arkadaşı ve karısının ağabeyi Korten'le bütün ilişkileri ara sıra tiyatro ve konserlerde karşılaşmaktan ibarettir. Diğer bir deyişle savaş sonrası dönem Dedektif Selb'i mesleki kariyerinden ederken, Korten'e hiç dokunmamış gibidir. İşte "Selb'in Yargısı" nda bize anlatılan hikaye buradan başlar. Ren Kimya Tesisleri'nin genel müdürü Ferdinand Korten'in, firmasının bilgisayar sistemi ile başı fena halde derttedir ve eski arkadaşı Dedektif Selb'den, bilgisayar sistemine girerek firmaya ait verileri fütursuzca değiştiren suçluları bulmasını ister. Şiirleri Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan Faruk Nafiz Çamlıbel'in özel eşyaları bir zamanlar edebiyat öğretmenliği yaptığı Kabataş Erkek Lisesi'nde sergileniyor. Adnan Dinçer Salonu'ndaki açılışa Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Necat Birinci, kızı Yelis Belgin, Metin Sözen, Timur Selçuk ve Korel Haksun katıldı. Bugün TRT1' de "Bukalemun" adlı bir program başlıyor. Cumartesileri 14.40'ta yayınlanacak program, her yaştan gençlere yönelik konular içeriyor. Programda her hafta önemli bir konu ve üretken bir konuk yer alıyor. Athena ile 'dostluk', Mor ve Ötesi ile 'umut', Deniz Arcak ile 'yalnızlık', Pamela Spence ile 'ayrılık', Ceza ile 'öfke', Demir Demirkan ile hırs' konuşulacak. Fethi Kantarcı'nın sunduğu programda kitap ve film tanıtımı da yapılacak.
Sayım Çınar
|