  |
|
Tekrarlanan hatalar kader mi?
Mevsimine göre almaya alıştığımız haberlerin başında kış gelince soba zehirlenmeleri, yaz gelince özellikle sıcak bölgelerde yaşanan damdan düşmeler gelir. Ayrıca, hemen hemen her mevsim, özellikle genç evlilerin şofben zehirlenmesi sonucu hayatlarını kaybettiklerini çeşitli yayın organlarında duyar okuruz. Çoğu kişinin bu olaylara tepkisi "kader işte" biçiminde dışlaşır. Başka bir çoğunluk da "cahillik işte" der geçer. Aslında bu "cahillik" değerlendirmesi de bir kader gibi algılandığından bu olayların yaşanması hiçbir biçimde önlenemez. Olay mağdurları, çoğunlukla yaşamlarını kaybettiklerinden artık onlar için ders alma söz konusu değildir. Ama geriye kalanların, bu konuda hiçbir nedenselliği dikkate almadan, hiçbir ders çıkarmadan yaşamlarına devam etmelerini başka nasıl açıklayabiliriz? Çoğumuz, kendimizle ilgili girişimlerde "bana bir şey olmaz" mantığıyla hareket edip yaşama bildiğimiz gibi devam etmek tavrını benimsemişizdir. Bu davranışın kökeninde insanların kendi yaşantıları üzerinde hiçbir çabanın yönlendirici etkisi olmadığı inancı, yani ne yaparsan yap, tanrı istediği için böyle olmaktadır yorumu mu yatmaktadır acaba? Zira inancını her şeyin tek ölçüsü sayarak yaşayanların, akılsal olarak çıkarsadığı bu tabloda insanın aklını bile tanrı istediği için kullanıyor olduğu kabulü yatmaktadır. Dünyada bireyin başına gelen tüm badirelerden kendi dışında bir gücü sorumlu tutması, insan aklının seçeceği en rahat yol olsa gerek. O nedenle, damdan düşenlere üzülmekten öte, böyle olayların oluşmasını önlemek gibi bir çaba göstermemeyi seçen insanlar, bütün bu oluşuma "kader" deyip çıkıyorlar. Gerçek anlamda pek çok etmenin etkisiyle oluşan sonuçlarda kişisel seçimin rolünün etkin olmadığı durumlara "kader" demek gerekirken çoğu insan, kendi adına tanrının kendilerini düşündüğünü kabul ederek aslında bilgi ve çaba ile önlenebilecek olaylara da kader deyip geçmeyi tercih etmektedirler. O zaman da "kader"in önüne gerçekten geçilememektedir.
|