Kimliksizlerin boş bıraktığı konser salonu, kimliklilerin doldurduğu stadyum...
Cumartesi günü öğle saatlerinde, Almanya'nın Gelsenkirchen kentinde, Schalke stadına giden bütün yollarda Sarı-Kırmızı ve "Ay-Yıldız"lı bayraklar sallanan arabalar görülüyordu. Büyük bir coşkuyla "maç"a gidiyorlardı. Maç dediğiniz de sıradan bir hazırlık karşılaşmasıydı. Gündüz maçıydı üstelik. Lakin yollardaki kalabalığın coşkusu dikkat çekiciydi. Aynı coşku maç boyunca da sürdü. Sıradan hazırlık karşılaşması için tam tamına 35 bin Türk gelmişti stada... Durmadan bağırdılar. Türkiye'de; milli maçlar da dahil, son yıllarda, böyle 90 dakika boyunca tezahürat yapılan bir başka maç daha seyrettiğimi hatırlamıyorum. Pazar akşamı, televizyonlarını açanlar, tsunami kurbanlarına yardım için düzenlenen konserde yaşanan "düş kırıklığı"na tanık oldular. 5 bin kişilik salonda, yalnızca 500 kişi ve "sessizlik" vardı.
"Bize ne oldu?" sorusunu sormak yeterli olabilir miydi? Asıl soru "Biz kimiz?" olmalıydı belki de... Cumartesi günü Gelsenkirchen'deki stadı dolduran 35 bin kişi "kim" olduğu sorusunun yanıtını vermiş bir topluluktu. Ortak bir "davranış kimliği"nin sahibiydi. Pazar gecesi 5000 kişilik salonu dolduramayanlar, "kim" olduğunu bilmiyordu gerçekte... "Kimliksiz"di... Ya da çoktan kaybetmişti ortak kimliğini... Yoktu ama... Boş salonun kapısında, içine milyonlarca hüviyet cüzdanı atılmış; içinde "unutulmuş kimlik"ler olan bidonlar bulunsa, hiç de şaşırtıcı olmazdı.
Bu satırların yazarı tsunamiden sonra iki kez sordu bu köşede: "Yoksa, din elden gidiyor tartışmalarının arasında; asıl, insanlık elden gidiyor olmasındı?" "Hatta çoktan gitmiş olmasındı?" Müslümanlık kimliği yerli yerinde duruyordu... Türklük kimliği yerli yerinde duruyordu... Hatta, Kürtlük kimliği bile yerinde duruyordu... Durmayan neydi peki; "insan" kimliği de yerli yerinde durduğuna göre? Neden bu kadar zengin bir kimlikler bileşkesinden, toplumsal davranış ortaklığı ortaya çıkamıyordu? Mesela... Oradaki "Hıristiyan" Kızılhaç görevlileri, yılbaşında "yas" ve "alarm" ilan ederek, o geceyi yardım çalışmalarıyla geçirirken; neden buradaki "Müslüman" kimliklilerden farklı bir "davranış kodu" sergileniyordu?
Gelsenkirchen'deki 35 bin kişinin kimliğini merak etmez misiniz? Galatasaraylı olmak mı? Tanımlamaya yetmez... Ellerindeki Türk bayraklarına bakarak; "Türk" olmak mı? Yetmez... "Burada" kaybedilen ve "orada" bulunan kimliğin "tarif"i... Perşembeye bu köşede...
|