| |
İran krizi kapıda
Reagan'dan bu yana tüm ABD başkanlarının gizli gündemlerinin ilk sırasında, Tahran'daki 444 günlük utancın öcünü almak bulunuyor. Hatırlayacaksınız; 4 Kasım 1979'da Abbas Abdi yönetimindeki bir grup İranlı genç "Casus yuvası" denilen Tahran'daki ABD Büyükelçiliği'ni bastı ve 52 görevlisini rehin aldı. 444 gün sürdü eylem ve Amerikalılar, 20 Ocak 1981'de Reagan'ın yemin töreninden birkaç dakika sonra serbest bırakıldı. (Abbas Abdi daha sonra reformcu oldu, ABD ile ilişkilerin düzeltilmesini isteyince hapsedildi...) Tarihin cilvesi; Reagan'dan bu yana en şahin Başkan olan Bush yine bir 20 Ocak'ta yeminle ikinci dönemine başlamaya hazırlanırken, ABD basınına da İran'a operasyon planlarıyla ilgili bilgiler sızmaya başladı. Habere göre, Bush'un emriyle İran'a -herhalde Pakistan'dan- 6 ay önce nükleer tesislerin yerini belirlemek için özel timler sızdı. Gerçi Beyaz Saray yalanladı ama iddiaların doğruluğuna inanmamız için üç ciddi neden var: * Bush yönetiminin "Evet, İran'a operasyon hazırlıyoruz" demesi mümkün değil. * Haberi yazan gazeteci Seymour Herst kaynaklarının sağlamlığı ve güvenilirliğiyle ünlü. Örneğin, Ebu Gureyb cezaevindeki işkence skandalını o ortaya çıkardı. * Ve nihayet ABD, İran'ın nükleer güç olmasına asla izin vermeyeceğini, böyle bir gelişmenin tüm dengeleri değiştirecek bir stratejik tehlike oluşturacağını sayısız kez açıkladı. Dünya İran'ın nükleer planlarından ilk kez 2002'de rejim muhalifi "Halkın Mücahitleri" örgütü sayesinde haberdar oldu. Sonra "ifşaatlar" birbirini izledi: Ülkenin birçok yerinde uranyum zenginleştirme tesisleri kuruluyordu. Oysa İran'ın Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nda imzası vardı. ABD ve Avrupa'nın girişimleriyle Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed El-Baradey (Mısırlı) harekete geçti, İran'a ekipler gönderdi. Tahran başta "Amacım bomba üretmek değil, nükleer enerji sahibi olmak" gerekçesiyle tesislerini denetletmeyi reddetti, sonra yumuşadı. Uzatmayalım; iki yıl süren bilek güreşinin ardından geçen yıl sonunda uzlaşmaya varıldı.
2 yıla ihtiyacı var Ancak İran, "Askeri program yürütmediğimiz kanıtlandığına göre uranyum zenginleştirme çalışmalarını sürdürmeye hakkım var" diyor. Uzmanlar ise zenginleştirilmiş uranyumdan nükleer bomba üretmenin çocuk oyuncağı olduğunu belirtiyorlar. Yani, mollalar rejiminin en geç 2 yıla kadar nükleer silah sahibi olabileceği kuşkusu devam ediyor . Edecek de. Bu durumda -İran'da bir rejim değişikliği olmadığı sürece- ABD'nin sadece iki seçeneği var: Ya kabullenecek ya vuracak. Kabullenmesi, dehşet dengesini sağlamak için Suudi Arabistan, Mısır ve elbette Türkiye'nin de nükleer silah sahibi olmaya yönelmeleri anlamına gelecek. Böylece tüm Ortadoğu nükleer cephaneliğe dönüşecek. İkinci seçeneğe, İsrail'in 1981 Haziran'ında Irak'ın nükleer santralını (adı Temmuz'du) bombardıman uçaklarıyla yerle bir etmesi türünden "Önleyici müdahale"ye gelince, uzun süredir bu konuda çalışmalar yapıldığı biliniyor. Sadece ABD'de değil, İsrail'de de. Ancak çok ciddi bir sorun var: İran tesislerini (toplam 36 adet) hem yer altında kurdu, hem de her yere dağıttı. Ülkeye sızan ABD özel timleri 6 aydır işte bu tesislerin yerlerini belirlemeye çalışıyor. Anlaşılan Bush'un yeni dönemdeki mönüsü İran olacak. Bu da, bölgemiz için yeni depremler demek...
|