Medya savaşlarıyla beslenenler
Ben size ne demiştim?.. Bazıları vardır.. Gazetecilikle değil, medya savaşlarıyla beslenirler.. O savaşlarla patronlarının gözüne girmeye çalışır, o savaşlarda üslendikleri rollerle, gazete ve televizyonlarda kendilerine yeni yerler kapıp, gelenin geçenin ensesinde boza pişirirler.. Günlerdir SABAH gazetesinde birkaç kişide, dışarıya aksettirilmemeye çalışılan kıpır kıpır bir heyecan var.. SABAH'ın daha geniş kitlelerle buluşması için, hafta içi fiyatını 25 kuruşa düşürme projesi bu.. Hafta içi, hafta sonu hesapları yapılıyor, doludan boşa, boştan doluya konuyor.. Niye?.. Okurlara hafta içi daha ucuza gazete verilsin, daha fazla okuyucuyla buluşulabilsin diye.. Peki bu hizmetten kim yararlanacak?.. Okuyucu.. Belki yarın diğer gazeteler de hesaplarını kitaplarını ona göre yapacaklar, onlar da daha ucuza gazete vermenin yollarını bulacaklar.. Peki bundan kim kazançlı çıkacak?.. Yine okuyucu.. Şimdi burada bir dakika durun.. Medyada hep ettiği kavgalarla, patronunun gözüne girmeye çalışan "birileri" tam bu noktada, "bakın yeni bir kavgayı" nasıl ateşlemek istiyor?.. "Devletin kesesinden cömertlik yaparak gazetenizin fiyatını düşürmek istiyorsunuz.." Diyeceksiniz ki bu konunun devletin kesesiyle ne ilgisi var.. Onu da anlatayım.. Siz her şeyi bilin ki.. Yalana dolana inanmayın.. Bu grup, SABAH ve ATV'yi kiralarken devletin TMSF'siyle şu anlaşmayı yapıyor.. "Ciner Grubu 15 yıl boyunca hangisi yüksekse net karın yüzde 55 ya da cironun yüzde 6'sını Dinç Bilgin'in borçlarına karşılık devlete ödeyecek.. Ama kar etmese de, zarar bile etse her yıl 10 milyon dolar ödemeyi garanti edecek.." Şimdi SABAH gazetesi hafta içi fiyatı düşünce daha fazla gazete satacak, daha fazla ciro yapmış olmayacak mı?. Bıraktık onu da bir kenara.. Daha fazla ciro yapmadı, daha fazla kar etmedi.. Diyelim zarar etti.. Zarar bile etse, devlete 10 milyon doları her halükarda ödemeyecek mi?.. Birisi, göz göre göre daha az kar etmeyi, ya da zarar ederken cebinden 10 milyon doları ödemeyi kabul edecek.. Okuyucuya fiyat düşürüp SABAH gibi bir gazeteyi 25 kuruşa verecek.. Sen buna çıkıp "devlet kesesinden cömertlik" diyeceksin.. Bunun devletle ne ilgisi var?. Gazeteyi yönetenler, bir işletmeci zekasıyla SABAH'ı daha fazla okurla buluşturmanın mücadelesini veriyor.. Sen de gazeteni daha fazla okutmak istiyorsan, sen de yeni formüller üretirsin.. Yok öyle yapmıyorsan bu formülün arkasına düşersin.. Olmadı, daha iyisini yapmaya çalışırsın.. Belden aşağı vurmayan, olumlu her rekabetin sonunda okuyucu kazanır.. Ama "birilerinin" amacı bu değil.. Amaç okuyucunun kazanacağı bu uygulamayı devleti de araya sokup hemen durdurtmak.. Bu arada da bir Medya Kavgası çıkarıp gazetelerde, televizyonlarda bulundukları yeri sağlamlaştırmak, hatta genişletmek.. Patronuna da dönüp "Bak ne büyük işler başardım" deyip, yeni paralara konmak.. Ben size hep söyledim.. Bunlara çok dikkat edin.. Bakın, nasıl ve ne zaman kavga çıkarmaya çalışıyorlar?.. Ve bu kavgaları hangi etik değerlerle süslüyorlar?.. Benim sorularıma cevap versinler!.. Bana önce şu soruların cevabını versinler: "Sabah gazetesini yöneten grup, kar da etse zarar da etse, yılda 10 milyon doları gidip devlete ödeyecek mi?. Evet.. Bu anlaşmayı, bu grupla, o sırada en iyi şartlar bunlar diyerek devlet mi yaptı?. Evet.. SABAH gazetesi çok satar, daha da fazla ciro yaparsa, 10 milyon doların üstünde para alacak olan devlet daha karlı mı çıkacak?.. Evet.. SABAH gazetesi 25 kuruş olduğunda bu işten en fazla okur mu kazanacak?. Evet.. Beni ve halkı ilgilendiren soruların cevapları bunlar.. Yarın başkası da kimseye yük olmadan, okura daha iyi hizmet verecek kararlar alırsa onları da alkışlarım.. İşin rekabeti de, işin güzelliği de burada.. Yapanlara da, uygulayanlara da benden koskoca bir tebrik.. Peki birileri niye ıkınıyor?. Kendi kafasında, okuyucuya daha fazla hizmet edecek bir proje yok da ondan.. Aklı sıra, şaibe yaratacak.. Tuh tuh tuh... Aman tahtaya vur!.. Haa.. Şaibe dedim de aklıma geldi.. Aylardır, devrin iktidarını yıkayıp yağlamaktan ellerinde nasır çıkanlar, SABAH gazetesinde Başbakan Erdoğan'ın, hanımına verilen hediyenin haberinin olmadığı yalanını söylemişler.. Ben o haberi SABAH gazetesinden okudum.. Ne ilginç tesadüftür ki, aynı haberi, Hürriyet gazetesinde de gördüm.. Demek bu haber konusunda iki gazetenin yazı işleri de benzer refleksleri göstermişler.. Fazla söylenecek bir şey yok.. Ben merak ediyorum, yıkama yağlama refleksinden mustarip birileri, yarın makas değiştirmek gerektiğinde, hangi refleksi gösterecekler.. Ne kadar alışkın olursan ol, makas değiştirmek kolay değil.. Allah vermesin, trenler bazen bu yüzden devriliyor.. Tuh tuh tuh.. Aman tahtaya vur!.
|