kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Abdurrahman Yildirim @ SABAH
 

Cari açıkta rekora, büyümenin yanında kurun seviyesi yol açıyor

Kasım ayı cari işlemler açığının beklenenin üzerinde çıkmasıyla 11 ayda 12.7 milyar dolara ulaşıldı. Kasım itibariyle son bir yıllık cari açık ise 15.7 milyar dolara çıktı. Aralıkta da 2 milyar doların üzerinde bir açık bekleniyor. Sonuçta Türkiye 2004'ü 15 milyar doları aşan bir açıkla kapatacak. Bu da 293 milyar dolarlık GSMH'ya göre yüzde 5.2'lik açık anlamına gelir.
Denilebilir ki, zaten bu açığın finansmanı yapılmış, endişeye gerek yok. Doğru ama kısa vade için. Birkaç ay için bu cari açık nedeniyle endişeye gerek yok. Ama bu birkaç ay uzarsa, yılı bulursa, hatta yıllara doğru giderse ne olacak?

Önleme
gerek var mı?
Bugün ABD'nin milli gelirinin yüzde 5'ine varan cari açığını nasıl finanse edeceğine kafa yoruyoruz. Türkiye'nin de cari açığı milli gelirinin yüzde 5'ini bulmuş. Üstelik Amerika tüm dünyada geçerli bir paraya sahip. Hemen paniğe kapılmaya gerek yok ama konuyu ciddiye almaya, potansiyel bir risk olarak ön planda tutmaya ve önlemini almaya gerek var.
Finanse edilebildiğine ve Türkiye'nin hem AB hem de IMF çapasına tutunmasıyla bu açığın finansmanı kolaylaşacağına göre, neden önlem alınsın denilebilir. Sırf finansmanının daha kolaylaşması ve daha fazla cari açık verilebilecek duruma gelinmesi bizzat önlemi gerekli kılıyor.
Çünkü Türkiye yüksek cari açıkla bir süre gidebilir. Ama şu veya bu şekilde, yurtiçi veya yurtdışı gelişmeler sonucunda bu finansmanda zorlukla karşılaşabilir. Bu karşılaşma gerçekleştiğinde ise geçmiş olsun. Olan olur.

İki
dönemin farkı
Kaldı ki döviz kurlarının seyri, daha düşük büyüme oranında bile daha yüksek ithalatla karşılaşabileceğimize işaret ediyor. Önceki hafta CNBC-E'ye konuk ettiğimiz Bender Menkul Değerler Ekonomisti Emin Öztürk bu görüşü ortaya koyarken, 1994 krizi sonrasındaki üç yıllık büyüme dönemi ile 2001 sonrası üç yıllık büyüme dönemini karşılaştırdı. Biz de, bu dönemlerin rakamlarını bitişikteki tabloya çıkardık. 1994 sonrasının üç yıllık yüksek oranlı büyümesi yüksek cari açık yaratmamış. Cari açığın milli gelire oranı yüzde 1.3 düzeyinde seyretmiş. Buna karşılık 2001 sonrası döneminin üç yıllık yüksek büyümesi giderek artan ve sonunda da yüzde 5.2 ile Cumhuriyet tarihinin rekorunu kıran bir cari açığa yol açtı. Üstelik Türkiye 2001 sonrasında bütçe disiplinine sarılmasına ve yüksek faiz dışı fazla vermesine karşılık.
Bu iki dönemin arasındaki tek fark ise uygulanan kur rejiminde.

Sorun
nerede?
94 sonrasında TL'nin değerlenmesi ılımlıydı. Ama 2001 sonrasında TL hızla değer kazandı, kurlar düştü. Merkez Bankası'nın Reel Efektif Döviz Kuru da bunu ortaya koyuyor. Toptan eşya bazlı ve 1995'i 100 kabul eden endeks, bitişikteki tabloda en son sütunda yer alıyor. Yıllık ortalamaları alınan endeks 94 devalüasyonu ile yüzde 19.5 değer kaybetti, 95-97 arası üç yıllık büyüme döneminde yüzde 13.9 arttı. 2001 devalüasyonunda ise endeks yüzde 13.9 düştükten sonra üç yılda yüzde 34.4 arttı. Yani 1994 sonrası dönemi artışını tam 2.5'e katladı.
Sorun da burada. Kurun böyle devam edeceğine inanan sayısı arttıkça, üretmek yerine ithal etmek, yerli mal kullanma ve satın alma yerine ithal mal eğilimi giderek artıyor ve artacak da.

Sonuç

"Kuş olmayan, yuvasını uçurum kenarında yapmaz"
İngiliz Sözü

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Babacan: ABD'nin faiz artışları temel dengeleri sarsmaz   / 10-01-2005
 Altın artık eski altın değil çifte risk ile ayarı bozulmuş   / 07-01-2005
 Geçmişini bilemezsek gelecekte enflasyonla nasıl başedeceğiz?   / 06-01-2005
 Dolar bozup bonoya yatana çifte piyango   / 05-01-2005
 En risksiz yatırım aracı bono en riskli araç borsayla yarışıyor   / 04-01-2005
 AB ve IMF ile daha çok istikara karşılık daha az oynaklık ve getiri dönemi   / 03-01-2005
 Dış faiz şokuna rağmen AB, IMF çapası ve bütçeyle altın bir yıl   / 31-12-2004
 Çarpık finansman yapısında şirketler banka gibi çalışıyor   / 30-12-2004
 Türk bankacılığını üç koldan by-pass etmişiz   / 29-12-2004
 Sermaye piyasasının gündemi çifte uygulama ve çift başlılık   / 28-12-2004
AYDIN AYAYDIN
Bürokrasinin yetki kavgası devleti nasıl zarara...
ŞELALE KADAK
Türk Petrol Shell'in mi oluyor?
Sanırım bu yıla...
ABDURRAHMAN YILDIRIM
Cari açıkta rekora, büyümenin yanında kurun seviyesi yol...
Dinleselerdi ikinci cinayet işlenmezdi
Prof. Güner ve oğlunun öldürülmesinden sonra öğretim üyeleri, polisi...
İyi ki o gece oynamış!
Cinayetle suçlanınca olay gecesi bir düğünde olduğunu söyleyen genç...
Filmi daha çok kişi izler zannetmiştim
Filmi daha çok kişi izler zannetmiştim
Cem Yılmaz "Konu ben olunca umursamıyorum zannediyorlar" diyor. "Oysa...
2004'ün en başarılı gazetesi SABAH
2004'ün en başarılı gazetesi SABAH
ANAR'ın 12 ilde 2 bin 486 kişiyle yüz yüze görüşerek yaptığı...
IMKB
E: 25.605 D:% 1,17
DOLAR
S: 1,383 D:% -0,504
EURO
S: 1,812 D:% -0,330
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu