Putin ile Kıbrıs zirvesi
Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bir ay aradan sonra yarın Moskova'da buluşacak. Buluşmaya aracılık eden ise TOBB ile TİM'in Moskova'da ortaklaşa yaptıkları iş merkezinin açılışı. Erdoğan'ın Moskova gezisi bu açıdan "çalışma ziyareti" olarak görülebilir. Ancak, Kremlin'in hazırlığına bakıldığında Erdoğan için "çalışma ziyaretinin" dışına taşan protokol gerçekleşecek. Putin, yarın akşam Erdoğan onuruna "özel" bir yemek verecek. Salı günü de Kremlin'de "resmi" olarak kabul edecek. Putin'in Erdoğan ile "aile arası yemekte" buluşması, Moskova'nın Ankara'ya ilgisinin derecesini göstermesi açısından önemli...
Kıbrıs zirvesi İki liderin ele alacağı konulara gelince; Görüşme, Putin'in 5-6 Aralık tarihlerinde Ankara'ya yaptığı ziyarette ele alınan konuların "gözden geçirilmesi" şeklinde olacak. Diplomatların aktardığına göre Erdoğan'ın ağırlıklı dosyasını Kıbrıs oluşturuyor... Erdoğan, BM Genel Sekreteri Annan'ın, BM Güvenlik Konseyi'nde bulunan "Raporu"nun biran önce oylanıp yürürlüğe girmesini istiyor. KKTC'ye uygulanan izolasyonun kaldırılmasını isteyen Raporu'nu Annan, Kıbrıs'taki referandumda Türk tarafının ezici çoğunlukta Planı'na evet demesi üzerine hazırlayıp Güvenlik Konseyi'ne sunmuştu. Rapor, BM Güvenlik Konseyi'ne geldiğinde, Rusya'nın "veto edeceğini" açıklaması dolayısıyla karar aşamasına gelmeden rafa kalkmıştı. Konu, Putin'in Ankara ziyaretinde de gündeme gelmişti. Sezer ve Erdoğan Putin'den destek isterken, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de ziyarete katılan Rus meslekdaşı Sergey Lavrov ile konuyu görüşmüştü. Görüşme sonrası, öteden beri Rumlarla yakınlığı bulunan Moskova, Türk kesimine de objektif yaklaşım göstereceği sinyalini vermekle yetinmiş, veto tehdidini kaldıracağına ilişkin adım atmamıştı. Moskova da 17 Aralık AB Zirve sonucunu görmek istemişti.
Rusya-Çin ihmali Putin-Erdoğan, Kıbrıs sorununu ortaya çıkan bu yeni iklimde değerlendirilecek. Ankara, bugüne kadar Kıbrıs sorununun çözümü konusunda BM Güvenlik Konseyi'nin iki önemli üyesi Rusya ve Çin'i ihmal eden bir politika izlemişti. Yeni dönemde Ankara'nın politikası, Kıbrıs sorununun çözümünde sürece ABD, İngiltere ve Fransa'nın yanı sıra, Rusya ve Çin'i de dahil etmek. Böylece, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün de önceki gün NTV'de Murat Akgün'ün sorularını yanıtlarken söylediği gibi, KKTC'ye izolasyonu kaldıran Annan Raporu'nun biran önce Güvenlik Konseyi'nde oylanmasının önü açılacak. Putin'in nasıl bir tavır sergileyeceği bilinmemekle birlikte, Moskova'nın bugün için bu konuda hemen adım atmasını beklemek zor. Neden ise Moskova'nın bürokratik karar mekanizmasının hala ağır işliyor olmasında... Ancak, tek söz sahibi durumuna gelen Putin'in sözünün mekanizmayı süratlendirdiği de bilinen bir gerçek. KKTC'den izolasyonun Güvenlik Konseyi kararı ile kalması halinde, 3 Ekim'de müzakerelere başlanması için Ankara'nın Rum kesimi ile Gümrük Birliği anlaşması yapması zorunluluğunu getiren işlemin fazlaca önemi kalmayacak. Türkiye'nin, AB ile tam üyeliğinin gerçekleşmesine kadar geçecek sürede Rum kesimini tanıma gibi bir zorunluluğu olmayacak.
Ceyhan'a LNG terminali Putin'in masaya getirmesi beklenen dosyalara gelince; Moskova'nın ilgisi Türkiye'deki enerji yatırımları... Bunun başında da Tuz Gölü'nün altında Doğalgaz depolaması, doğalgaz dağıtım ihaleleri ve bir de enerji terminali haline gelecek Ceyhan'a doğalgazı sıvılaştırıp, gemilerle LNG naklini kolaylaştıracak terminalin yapılması geliyor. LNG terminaline Türk tarafı da "İkinci Mavi Akım mucizesi" gözüyle bakıyor. Sonuç olarak şu söylenebilir ki; Ankara-Moskova ilişkileri daha sıcak bir ortamda gelişiyor.
|