| |
'Filim' gibi bir olayın kahramanı Seher kız oldu!
"ALO SAVAŞ ABİ".
Size anlatacağım olay "Alo Savaş Abi" hattına gelen ihbarla ortaya çıktı. Herkes okusun. Özellikle de polis yetkilileri dikkatle okuyup gereğini yapsın, temennisiyle paylaşıyorum olup biteni. Seher kod adlı kızımız diyor ki; "Ben 25 yaşında bir genç kızım. Kendimi geçindirebilmek için ufak bir büroda dizgi işleri yapıyorum. Sana anlatacağım bu olayı, ne aileme, ne arkadaşlarıma, hiç kimseye anlatamıyorum. Hayatım boyunca bu olayın etkisinden kurtulacağımı zannetmiyorum. Ramazan ayında büroma, Müslüman olduğunu ve adının Musa olduğunu söyleyen bir zenci geldi. Kendisinin Müslüman olduğuna inandırabilmek için kelimei şahadet getirdi. Benden, "Ankara'ya gideceğim" diyerek 17 milyon lira para istedi. Bilet parasının olmadığını söyledi. Cebimde son para olarak kalan 20 milyonu çıkarıp verdim. Bu 20 milyonun bana 20 milyara mal olacağı aklımın köşesinden geçmezdi. İki hafta sonra adının Ali olduğunu söyleyen ve yarım yamalak Türkçe konuşan birisiyle geldi. Ali, Musa'nın kardeşi olduğunu söyledi ve Musa'ya verdiğim yol parası için teşekkür etti. Ben de ikramda bulundum ve gittiler.
400 milyonu kurtarayım diye Birkaç gün sonra yine geldiler: "Biz bu ülkeye Afrika Sudan Konsolosluğu'nda çalışan bir madam arkadaşla geldik. Otel paramız yok, fakat bizim valizimizde paramız var ama madama olan borcumuzu ödeyemediğimiz için madam çantamızı vermiyor. Bize para ver, biz otel paramızı ödeyelim. Madamdan da çantamızı alalım" dediler. Benden 250 $ (yaklaşık 400 milyon) para istediler. Ali'nin gözlerinden sicim gibi yaş dökülüyordu. Dayanamadım, şimdi param yok, birkaç gün sonra gelin ben size otel paranızı veririm, dedim. Birkaç gün sonra geldiler, 400 milyon verdim, sonra gittiler. 'Paranı en kısa zamanda getireceğiz' dediler. Bu arada da daha önce aldıkları 20 milyonu 15 $ olarak geri getirdiler. Yaklaşık bir hafta sonra tekrar geldiler: "Abla, bizim çantada çok paramız var, madam 2000 $ almadan çantamızı vermiyor." Ben yine bu 2.000$'ı temin ettim. 400 milyonu kurtarayım diye bu 2.000 $'ı verdim. Ve çantalarını aldılar geldiler.
15 bin dolar lazım Çanta kilitliydi. Bana çantanın içinden para ebadında siyah siyah kağıtlar çıkardılar. Ve bir enjektörde getirdikleri ilaçla birkaç tane açtılar. İçinden 20'lik,10'luk, 50'lik, 100'lük dolar açtılar. "Bu çanta sende kalsın ve bu parayı da al, çantayı sakla. Hiç kimsenin haberi olmasın. Biz ilaç getirip çantanın geri kalanını açıp içinden sana ait olan parayı fazlasıyla vereceğiz" dediler. Ali bana cep telefonunun numarasını verdi ve gittiler. Birkaç gün sonra beni aradılar. Biz su bulamadık, bu su çok pahalı, bize 15.000 $ lazım dediler.
Tehdit etmeye başladılar Aman polis duymasın, bu suyu sadece Amerikan konsolosluğu ve İsviçre konsolosluğu Türk olmayan yabancılara veriyor, dediler. Ben verdiğim parayı nasıl kurtarırım diye düşünmeye başladım. Artık kendi kafamda daha önce verdiğim para bana o kadar büyük geliyordu ki, bu parayı nasıl kurtarabilirim düşüncesiyle ben eşten, dosttan, arkadaşlardan 14 milyar para topladım. İnanılmaz ama gerçek. Şu an bunu nasıl yaptığımı bilmiyorum. Ve aradan 3 ya da 4 gün geçti. Ali bana telefon açtı: "Musa'yı Amerikan konsolosluğunda güvenlik görevlisi ilaçla birlikte yakaladı ve 5.000 $ almadan Musa'yı bırakmıyor. Bana 5.000 $ daha ver, Musa'yı kurtaralım" dedi. Çanta bu arada halen ofisimde, çekmecemde kilitli şekilde duruyordu. Ve onu açmak aklımdan gelmiyordu. Ben bu parayı bulamam ve her tarafa borçlandım dediğimde, 'Musa senin ismini güvenliğe verir sen de yanarsın' diye bana tehditler savurmaya başladı . Ben de nasıl olduysa cesaretlenip nasılsa çanta bende hiçbir şey yapamazsınız dedim. Çantayı yakarım diyerek korkutmaya çalıştım. Ali Çantayı yakmamam için telefonda ağlıyor ve yalvarıyordu; o zaman kendi kendime dedim ki, bu çantaya ihtiyaçları var demek ki, gerçekten bu çantanın içindeki para, o zaman korkulacak bir şey yok diye kendime teselli verdim.
Telefonu hâlâ açık!.. Yine beni arayıp tehdit etmeye başladılar parayı bul, yoksa güvenliğe adını veririz dediler ben de sinirlendim ne yaparsanız yapın ben çantayı direkt polise götürüp vereceğim dedim. Ondan sonra benim kararlı olduğumu anlayıp aramadılar. Ben de sinirlendim, çantayı açtım. Çantada yaklaşık 16 paket vardı. 2 paketi siyaha boyanmış ince kağıt, geri kalanı maalesef simsiyah kartondu. Tek suçum bu adamların yardıma ihtiyaçları olduğuna inanmak. Ama Savaş Abi, bunu kimseye anlatamamanın acısını da yaşıyorum. Olayı anlatacak tek bir Allah'ın kulu yok. Bir yandan bunalıyorum, geceleri ağlıyorum, benim gibi akıllı, mantıklı, inançlı, yardım etmeyi seven, çevresinden sürekli edebi ve ahlakı ile övgü alan bir genç kızın bunu nasıl yaptığına ben de inanamıyorum. Bana ne söylesen, hakkımda ne düşünsen haklısın. İçimi sana dökebilmenin huzuru içindeyim.
NOT: Savaş abi, bu adamın (Ali'nin GSM No: 0555 26. .. ..) Telefonu hala açık, arıyorum, sesimi duyunca cevap vermiyor ve kapatıyor. Ellerinden öpüyorum abi...
|