Fotoğrafların hikayesi
Salona girince "geçmiş olsun sayın Gazi Süleyman Demirel" diye güldük ve... Cebimizden "minik fotoğraf makinesini" çıkardık. - Beyefendi, eski fotoğrafçılardan kaç kişi kaldı? Biz böyle konuşunca, Baba kahkahayı bastı. Zira Demirel de "eskiden iyi resim çekerdi." "Körüklü makinesiyle."
Ve Demirel'in "alçılı ayağının üstü battaniye ile örtülmüş haliyle" resimlerini çektik. "Geride" kanaryalar vardı. - Beyefendi, kuşlarınızın sayısı? - 20 kadar. Flaş patladıkça kuşlar "ne çekiyorsun" dercesine kıyamet koparıyorlardı. Onun için "10 kare kadar" çektik, "işi" uzatmadık. Adettendir "alçıya alınan kola, bacağa" imza atılır. Biz bir ara "Demirel'in ayağını örten battaniyeye" uzanacak gibi olduk. Kuşlar "ne yapıyorsun, çek elini" dercesine öyle bir "cik, cik, cik" diye haykırdılar ki... "imza hevesimiz" kursağımızda kaldı.
|