|
|
Mina'ya...
Şu an yeni yılın ilk gününün öğleden sonra saatleri... Canım "özel bir kişi"ye mektup yazmak istiyor... O "özel kişi" gerçekten yaşyor mu yoksa sanal mı onu söylemeyeceğim?.. Kim olduğunu, ya da gerçekte var olup olmadığını bile- meyeceksiniz... Ama yazdıklarımda belki kendinizi bulacaksınız... Belki de aşkınızı... Belki de hiçbirini... Her neyse... Onun size yazacağım adı Mina... Aşk olduğum ve sevdiğim kadındı o...
Bilmiyorum şu anda nerdesin... Bilmek ister miydim?.. Bir tarafımla "evet isterdim..." İsterdim... Çünkü şimdi nerde ne yapıyor olman, mutlaka beni senden iyice uzaklaştıracak bir şeyler barındıracaktı içinde... Mesela ne kadar saklasan da başkalarıyla beraber olduğunu öğrenecektim... Aşk olduğumuz ve çok şeyleri paylaştığımız günlerdeki gibi değil bu... O zaman sormaya daha doğrusu bilmeye cesaret edemezdim... Duygularım allak bullak olur diye korkardım... Öyle anlarda insan inanmak istediği şeylere inanıyor... Sevgilisini diğer tanıdığı kadınlardan farklı bir yere koyuyor... Herkesin yaptığını o yapmaz sanıyor...
Galiba bir erkeğin aşkındaki en gizemli sözcük bu... "Karşnızdaki kadının diğer tüm kadınlardan farklı özellikleri olduğunu sanmak..." Aşkın bana tarifini sorsalar, "Başkaları gibi görmediğin, her şeyinin farklı olduğuna inandığın, ya da inanmak istediğin kişiyle yaşadığın veya yaşamayı düşlediğin ilişkidir..." derdim... Kimbilir sana sorsalar sen ne derdin?.. Ben senin, başkalarına benzemediğine inandım...Ben aslında, bütün aşklarımdaki kadınların, diğerlerine benzemediğine inandım... Aslında öyle olduğuna inandığım için aşk oldum... Ya da aşk olduğum için öyle inanmak istedim... Biri ya da diğeri... Çok fark etmedi...** "Başka kadınlardan farklı olan sen", beni ne kadar zamanda başkaları gibi olduğuna inandırdın?.. 1 yıl mı?.. 2 yıl mı?.. Yoksa daha mı uzun?.. İnsan ne kadar zorlanıyor, bir inançtan tam tersi bir inanca geçerken?.. Hani ilk büyük yalanını söylemiştin?.. O öğleden sonrasını hatırlıyor musun?.. Dışardaydık... Etrafta bir sürü insan vardı?.. Bir yalanını fark ettiğimi fark etmiştin... Ama neyi fark ettiğimi bilmiyordun... Çok kötü olduğumu anlamıştın... Yanından uzaklaşşmdan... Çekip gidişimden... Sonraki günlerde, hiç ortalıkta görünmememden... Affetmemiştim... Yalanını affedemezdim... Ama sen farklıydın... Ben öyle olduğunu sanıyordum, öyle inanıyordum... Öyle inanmak istiyordum... Onun için haftalar sonra anlamaya çalışmıştım... Anlamak istediğim için de anlamıştım... Bir daha, bir daha çıkmasaydı o yalanı unuturdum... Çünkü unutmak istiyordum... Ama, sonra çıkacak olan yalan, unutulmaya yüz tutmuş ilk yalanı da beraberinde taşyacaktı... Sonraki yalan, sonraki yaşadıkların, sonraki yaşadıklarım... Şu anda yoruldum... Önümüzdeki Pazar'a kadar bekle... Sonrakileri sonra anlatırım...
|