O bir Alman ama bir Türk kadar Türkiye'yi pazarlıyor
Sık sık Avrupa'ya seyahat ederek Türkiye'yi anlatan Deutsche Bank AG Türkiye Temsilcisi Markus Slevogt, Türkiye'nin kendini dünyaya satması için daha çok tanıtım yapması gerektiğini söyledi.
Markus C. Slevogt. Yaklaşık 5 yıldır İstanbul'da yaşıyor ve dünyanın önde gelen bankalarından biri olan Alman Deutsche Bank AG'nin Türkiye Temsilcisi. Belki eşi Türk olduğundan, belki tanıdığı Türkiye'ye ve insanlarına büyük hayranlık duyduğundan, sohbet ederken ağzından tek bir olumsuz cümle çıkmıyor. 'Bu Türkiye'yi yurtdışında tanımıyorlar" diyor ve Deutsche Bank AG için sık sık Türkiye dışına ve özellikle de Almanya'ya seyahat ederek, toplantılar düzenliyor ve yatırımcıları Türkiye'ye yatırım yapmaları konusunda iknaya çalışıyor. Slevogt bir Alman ama Türkiye'deki bir çok Türk'ten daha çok yurtdışında Türkiye tanıtımı yapıyor. Yılın ilk Misafir Odası konuğu Markus Slevogt ile yaptığımız keyifli sohbete buyurun lütfen...
* 17 Aralık sonrası herkes bunu konuşuyor belki ama sizin fikriniz önemli. Ne de olsa sık sık Avrupa'ya gidip Türkiye'yi anlatıyorsunuz. AB yolundaki Türkiye için 17 Aralık ile ne değişti sizce? Çok iyi bir başlangıç noktası olduğunu düşünüyorum. Türkiye özellikle son birkaç yıldır hedeflediği amacına ulaşmak için çok iyi çalıştı. Yatırım yapmak için iyi bir ülke olduğu konusunda yabancıları ikna etmeye başladı. Birkaç yıl içinde gelecek olan doğrudan yabancı yatırım sayısının artacağı konusunda eminim artık.
* Bürokratik engeller azalacak diye seviniyorsunuz... Bürokrasi, yani kağıt işleri bazen öyle güçlükler çıkarabiliyor ki yatırımcıları pişman ediyor. Üstelik çok iyi dizayn edilmiş, uluslararası standartlara uygun bir kanunun çıkmış olmasına rağmen. Geçtiğimiz günlerde TÜSİAD International olarak ben, Aldo Kaslowski ve Hasan Bengü Ankara'ya gidip, Abdullah Gül ve Kemal Unakıtan'ı ziyaret ettik. Bizi gerçekten büyük dikkatle dinlediler. Bazen kişisel olarak ben yabancı olduğum için bir Türk'ten çok daha farklı sorunlar yaşıyorum.
* Ama eşiniz Türk değil mi? Evet buna rağmen sorun yaşıyorum. Örneğin ikametgah, oturma ya da çalışma izni. En son ben çalışma izni konusunda sorun yaşadım. Eşim Türk olduğu için limitsiz almam gereken çalışma iznini, son gidişimde bürokrasi vermeye gönüllü değildi. Neyse ki bu kez iyi kontaklarım vardı. Sayın bakanlar yardımcı oldu. Ama bu böyle olmamalı. Zaten hakkın olan bir şey, kanunda da yazdığı halde sana verilmiyor, zorluk çıkarılıyor. Bu gibi sorunlar yabancı işadamlarını korkutuyor.
* Son yıllarda Türkiye'yi yurtdışında pazarlayan biri olarak, size büyük şirketlerden Türkiye'yle ilgili sorular geliyor mu? Ya da bu sorular sıklaştı mı? Son birkaç yıldır Türkiye'yi pazarlıyorum ve bu yüzden yıl içerisinde çeşitli defalar Almanya'da toplantılar yapıyorum. Farklı gruplarla konuşuyorum. Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle bir araya geliyorum. Bazı büyük şirketlerle de konuşuyorum ve beni çok dikkatli dinliyorlar. Çünkü hem Alman'ım, hem Türkiye'de uzun sayılabilecek bir süredir yaşıyorum. Yani bu ülkede gerçekten ne olduğunun bire bir tanığıyım.
* Bir çok insan 17 Aralık'ta şayet Brüksel'den olumsuz bir sonuçla dönmüş olsaydık, yabancı sermayenin de bıçak gibi kesileceğini düşündü. Sizce bu tespit doğru mu? Yüzde yüz diyemeyeceğim. Siyah beyaz gibi bir durum değil. Çünkü Türkiye'nin çok fazla avantajları ve pozitif elementleri var, AB'nin bir üyesi olsa da olmasa da. Türkiye'nin çok genç, çok hırslı ve dinamik bir nüfusu var. Türkiye'nin krizlerle müthiş bir mücadele etme yeteneği var ki ben dünyanın hiçbir ülkesinde görmedim. Bunlar bu ülkenin çok önemli özellikleri. Türkiye'deki büyük Alman şirketlerine bakın, yatırımlarını genişletiyorlar, AB üyeliğinin olup olmamasını umursamadan.
TÜRKİYE'DE BÜYÜYORUZ
* Deutsche Bank'ın Türkiye geçmişi bu kadar eskiyken, sizce Türkiye yatırımları neden daha büyük değil? Deutshce Bank'a olarak biz 1888'den beri Türkiye'deyiz. Deutsche Bank burada iki şekilde temsil ediliyor. Benim bulunduğum Deutsche Bank AG Türkiye Temsilcilik ofisi, bir de Deutsche Bank A.Ş var ki yatırım bankası ama şimdi tüm bankacılık lisanslarını da aldı. Bence banka gerektiği şekilde büyüyor.
* Ama banka satın almaları sıklaştı. Henüz Deutsche Bank girişimde bulunmadı... Türkiye'deki diğer yabancı bankaların aktivitelerini beğeniyorum. Ama her bankanın ulaşmak istediği hedef farklı. Herkes nedense bir ülkede iş yapmak için tek stratejik seçenek görüyor. Türkiye için konuşursak bu stratejik seçenek gidip bir bankayı satın almak. Bu herkes için bir seçenek ama büyümek için başka seçenekler de mevcut. Biz Deutsche Bank olarak buradaki varlığımızı, yeni insanları işe alarak, yeni iş alanlarına girerek artırıyoruz.