| |
Poseidon'un şakası yok
Güney Asya felaketinden sonra kamuoyunda "Marmara'da tsunami olur mu", "İstanbul'u tsunami vurur mu" tartışması başladı. Tsunami için 4 olaydan birinin varlığı gerekiyor: Deniz altında büyük deprem, sualtında heyelan veya çığ, yine deniz altında volkan patlaması veya büyük bir göktaşının denize düşmesi. Yetmez, tsunaminin dev su kitleleri oluşturabilmesi için, denizin çok derin, binlerce metre olması gerekir. Yine yetmez, tsunaminin yıkıcı güce ulaşabilmesi için geniş alanları aşması (Güney Asya'daki faciada 17 bin kilometre kat etti), yol boyunca enerji biriktirmesi, dalgalar doğurması gerekir. Bırakın Marmara'yı, Ege'de bile bu koşullar yok. Olsaydı, yılda en az birkaç kez deniz dibindeki şiddetli depremlerle (büyüklükleri 6'yı geçiyor) sarsılan Rodos ve Girit'te tsunami görülürdü. (Gerçi kayıp ada Atlantis'in batmasının, Girit'teki Minoan uygarlığının yok olmasının sorumluluğunu tsunamiye yükleyenler var ama iddialarının bilimselliği, eski Mısırlılar'dan bu yana tüm uygarlıkları uzaylılara mal eden Erich von Daniken'in tezlerinden fazla değil.)
Atlantik'te bile yok Rusya'nın Novossibirsk kentindeki Tsunami Laboratuarı son yüzyılda meydana gelen tsunamilerin kaydını tuttu. İşte dökümü: Yüzde 17'si Japonya yakınlarında, yüzde 15'i Güney Amerika'da, yüzde 13'ü Salomon Adaları ve Yeni Gine'de, yüzde 11'i Endonezya'da, yüzde 10'u Kuril adaları ve Kamçatka'da, yüzde 10'u Meksika ve Orta Amerika'da, yüzde 9'u Filipinler'de, yüzde 6'sı Yeni Zelanda ve Tonga'da, yüzde 6'sı Alaska ile Kanada ve ABD'nin batı kıyılarında, yüzde 3'ü Hawaii'de. Değil, Ege, Akdeniz; Atlantik'in Avrupa ve Afrika kıyılarında bile tsunaminin esamisi okunmuyor. Hepsini bir yana bırakıp, Marmara'da tsunami olasılığı bulunduğunu varsayalım. Ama tsunami için bir tetikleyici gerekiyor. Senaryolar avuç içi kadar denizimize büyük bir göktaşının düşmesine ya da bugüne kadar izine rastlanmayan bir yanardağa dayandırılmıyorsa, geriye deprem kalıyor. Büyük bir deprem. Haydi daha açık ifade edelim, en geç 30 yıl sonra (yoksa 25 yıl mı kaldı) mutlaka başımıza gelecek 7'den büyük İstanbul depremi. Fantastik tartışmalarda göz ardı edilen ama cevap aranması gereken ve tekrarlaya tekrarlaya dilimizde tüy biten asıl soru da bu: O depreme ne kadar hazırız? Örneğin bir yıl öncesine göre hazırlıklar ne ölçüde ilerledi?
Önlem mi ucuz, hasar mı? Güney Asya felaketinden bir ayrıntıyı aktaralım; belki ders çıkarırız: Pasifik'te tsunami tehlikesini belirleyip, dalgaların kıyıya ulaşmasından 314 saat önce uyaran alarm sistemi var. Benzeri Güneydoğu Asya'da da kurulacaktı. Ancak bölge ülkeleri "Buralarda tsunami çok seyrek görülüyor, bu kadar masrafa gerek yok" diyerek vazgeçtiler. Şimdi o proje için gerekli paranın birkaç bin katını yok olan kasabaların, kentlerin, turizm merkezlerinin yeniden inşasına harcayacaklar. Aslında İstanbul bir şans yakaladı; somut model çıktı önüne: Tokyo. İstanbul gibi Tokyo'nun da nüfusu 12 milyon. İstanbul gibi Tokyo da 30 yıl içinde aletsel büyüklüğü 7 veya üstünde depreme hazırlanıyor. Japon başkentindeki hazırlıkları alın, İstanbul'a uyarlayın... Bizce hükümet Tokyo Büyükelçiliği'nde sadece bu hazırlıkları izleyip Türkiye'ye rapor edecek "Deprem müşaviri" görevlendirmeli. Unutmayın; Poseidon'un şakası yok. Poseidon? Yunan mitolojisinde hem deniz, hem de deprem tanrısı.
|