| |
|
|
Sıra kime geldi?
Viktor Yuşçenko, Kiev'de Meydan'ı dolduran yandaşlarına müjdeyi vermek için sandıkların açılmasını bile beklemedi: "Bu sefer tamam arkadaşlar." (Not: Meydan'ı bilerek büyük harfle yazdık; Ukrayna başkentinde haftalardır "Turuncu devrim"in tarihinin yazıldığı Anayasa Meydanı'na halk gerçekten Türkçedeki gibi "Meydan" diyor.) Evet, Viktor Yanukoviç ve sırtını dayadığı Rusya lideri Putin bu sefer, yani üçüncü turda havlu attı. Avrupa'ya Noel armağanı. Ama galiba biraz zehirli armağan. Çünkü Yuşçenko'nun dostları (Polonya, Letonya ve daha ihtiyatlı ölçüde İtalya) Ukrayna halkına güçlü bir umut mesajı gönderme zamanı geldiğini söylemeye başladılar. Neyin umudu? Elbette "Bir gün" AB'nin onlara da kucak açabileceği mesajı. (Cümledeki "da" ile Türkiye kastediliyor...) Brüksel'deki yetkililer, Ukrayna dostlarının tezcanlılığını paylaşmaya şimdilik niyetli değil. Çünkü bu ülkeye AB perspektifi vermenin Kremlin'in şimşeklerini çekmek anlamına geleceğini biliyorlar. Zaten daha geçen hafta Putin, "Sovyet nüfuz bölgesinde sürekli devrimlerle Rusya'nın tecrit edilmek istendiğini" söyleyerek, ilk gözdağını verdi. Ukrayna-AB yakınlaşmasını ve bunun Türkiye'nin üyelik sürecine etkilerini bir başka yazıya bırakıp, devrim koleksiyoncularının merakını gıdıklayalım. Önce Sırbistan düştü, ardından Gürcistan. Şimdi de Ukrayna. Putin "Sürekli devrim"den söz ettiğine göre, demek ki sırada başkaları var. Rus liderin teorisine hak verdiren bir gelişmeyi de aktaralım: Üç "devrim"de de büyük payı olan, Sırp gençlerinin örgütü "Otpor" geçenlerde Belgrad'da yeni bir sivil toplum hareketi kurdu. Adı: Şiddet içermeyen devrim planlama merkezi. İsteyenlere anahtar teslimi devrim ihraç edilecek. Bize göre ilk müşteri Moldova olacak. Ardından da herhalde Belarus'ta "birşeyler" pişecek. Görürsünüz.
|