Bir ihtimal daha var
Dokuz yaşındaki çocuklar dostluk makinesi icat etti...
Bir ihtimal daha var!...
Öğrencilerimizin yaptığı dostluk makinelerini görmek ister misiniz?" Bu soruyu soran öğretmenin arkasından, Özel Irmak Okulları'nın koridorlarında yürürken neyle karşılaşacağımı düşündüm; ama hiçbir şey gelmedi aklıma!.. Dostluk makinesi! İlkokul 3. sınıf öğrencileri yani 9 yaşındaki çocuklar, dostluk adına nasıl bir makine icat edebilirler ki!?. Yüksek bir sehpaya dayalı iki merdiven düşünün; birbirini sevmeyen iki insan ayrı ayrı merdivenlerden yukarıya çıkacaklar. İniş tarafında ise bir merdiven bulunuyor! Dost olmadan aşağı inmek olanaksız, anlayacağınız... Buyrun size bir dostluk makinesi!.. Bir öğrenci de labirent yapmış, bir kutunun içine... İki ayrı kapıdan içeri giren dargın iki insan, labirentin dolambaçlı yollarında öylesine bunalacak ki, birbirlerini gördüklerinde sevgiyle kucaklaşacaklar!.. Bu da 9 yaşındaki bir başka beynin icadı olan dostluk makinesi!.. Sergiyi gezerken, insanın en güzel halinin çocukluğu olduğu gerçeğine bir kez daha tanık oldum. Soru şu; biz, büyükler, ne yapıyoruz da çocukların bu tertemiz, yaratıcı dünyalarını kirletiyor, yok ediyoruz? Sorunun yanıtını Dominic Harari ve Teresa De Pelegri'nin birlikte yönettiği "İnsanlık Hali" adlı filmde buldum. Söz konusu film, Madrid'de yaşayan Leni'nin, erkek arkadaşı Rafi'yi ailesine tanıştırmak istemesiyle başlıyor. Sevgilisinin ailesine kendini beğendirmeye çalışan Rafi'nin, yemeğe yardım etmek isterken derin dondurucudan çıkardığı çorba kütlesi elinden kaçar ve pencereden dışarı fırlar- ... Bu komik olayın yaşandığı mutfak bir apartmanın yedinci katındadır. Sonuç; başına donmuş çorba kalıbı düştüğü için yerde kımıltısız yatan bir adam!.. Rafi, polise teslim olmak istese de nişanlısı Leni, olayı gizleme konusunda onu ikna eder; ne de olsa bu garip kazayı gören kimse yoktur. Yemekte Leni'nin ablası Tania, babasının bir sevgilisi olduğundan şüphe ettiğini açıklar. Anne Gloria, yemeği iptal edip, kocasını bürosunda sevişirken yakalamak düşüncesiyle Leni'yle birlikte yola koyulur. Evde yalnız kalan Rafi, dans becerisini göstermek isteyen sevgilisinin ablasıyla yakınlaşır, yakınlaşır... Ve öpüşürler! Kocasının bir sevgilisi olduğu konusunda kanıt bulamayan Gloria eve geri döndüğünde, kendisini çekici bulup bulmadığını sorara Rafi'ye!.. Genç adamın kafası iyice karışmıştır. Tüm bu garip olayların yaşandığı ailede hamile olduğuna herkesi inandırmaya çalışan 6 yaşında bir çocuk, masaya koyduğu elinin parmakları arasına bıçak saplamaya meraklı, kör ve bağnazlık derecesinde dindar olan bir büyükbaba da yaşamaktadır! Eee, diyeceksiniz ki haklı olarak, dostluk, hoşgörü bunun neresinde? Leni'nin annesinin kocasıyla yatak sorunları vardır. Kadın, İsrail'de barış sağlanmadan orgazm olamayacağına inanırken, büyükbaba Dudu eski tüfeğini sallayarak dört Arap'ı nasıl öldürdüğünü anlatmaktadır. Leni'nin ailesi Musevi'dir ve sevgilisi Rafi'yi de ailesine İsrailli olarak anlatmıştır. Oysa, akademisyen olan Rafi, Filistinli bir delikanlıdır!..
BİR ARADA YAŞAMAK Romantik komedi türünün başarılı örnekleri arasında gösterilen 'İnsanlık Hali' farklı din, dil ve ırklardan insanların bir arada yaşama zorunluluğunun altını çiziyor; hem de bunu bireyleri arasında çatışmaların yaşandığı bir aileyi konu alarak ustaca yapıyor. Leni'nin ailesinde İsrail ve Filistin arasındakine benzer bir gerginlik varken, bir de Filistinli damat adayı çıkıyor ortaya!.. Böylesine zor bir konuyu ele alan filmin yönetmenleri de karı-koca!.. Yönetmen çift, filmleri hakkında şu açıklamayı yapıyor: "Filistin-İsrail çatışması trajik bir durum ve saçmalık derecesine gelmesine rağmen sürüyor. Siyasi bir çözüm mümkün olduğu halde birbirlerini öldürmeye devam etmeleri gülünç ve korkunç. Komedi özgürleştiricidir. Olaylara dışardan bakmamızı, saçmalığı görmemizi sağlar, olumsuzluklarla kuşatılmaktan korur. 'İnsanlık Hali'nin iyimser bir film olmasını istedik." Komedi türünde, dünya barışına katkıda bulunan bir çok film var. İnsanlık Hali de onlardan biri. Hem çok gülüyor hem de düşünüyorsunuz!.. İkisinin bir arada olamayacağını söyleyenler, küfretmeyi ve yellenmeyi komiklik sayarak alt alta getirdikleri sahneleri varsın 'sinema' sanmaya devam etsin!.. Vazgeçilmez kompozisyon sorusudur: "Kalem mi kılıçtan, kılıç mı kalemden üstündür?" Herkes gibi benim de başıma gelmişti bu sorun!.. Edebiyat öğretmenimiz sınıfı "A" ve "B" diye iki gruba ayırarak, bir tarafın kalemin, öteki tarafın ise kılıcın üstün olduğunu yazmasını istemişti. Şu talihsizliğe bakın ki benim, kılıcın kalemden üstün olduğunu yazmam gerekiyordu... Ve ben, buna inanmıyordum. Sınav kağıdına düşüncelerimi yazdım ve hiç unutmuyorum, o sınavdan "10" üzerinden "3" aldım!.. Bu konudaki düşüncemi yıllar sonra şu dizelerime yansıttım: Ne kalem kılıçtan ne kılıç kalemden üstün olsun öğrensinler birlikte yaşamayı örneğin kalem aşk şiirleri yazsın ve köreldikçe kılıç yontsun
Sunay AKIN
|