"Cep" telefonu
Cepte durduğu gibi durmuyor tabii. Ayrıca, çoğu zaman cepte de durmuyor. Bazen, "cep" onu kendi namına çalıştırıyor. Böylece, cep telefonu "cep" telefonu oluyor.
Normal koşullarda, kanıtlayamadığın, kanıtlayamayacağın bir şeyi yazmak ayıptır. Haber olarak da, yazı olarak da. Zaten isim veremediğin gibi, bir de bu yüzden isim veremezsin. Lakin öyle durumlar oluyor ki, en azından "kuşku" muğlaklığında, bir işaret etmek gerekebiliyor. Geçen gün, Taha Kıvanç'ın o minvaldeki yazısının ardından, ben de bir yazının ikinci kısmını "Brüksel'deki cep telefonları" kuşkusuna ayırdım. Bu genellikle, "haber verirken, hatta vermeden önce Borsa'da oynayan gazeteciler" olarak anlaşıldı. Başta çok sayıda muhabir, işini doğru düzgün yapmak için gece gündüz koşturan, didikleyen, emek ve akıl harcayan, saygıyla izlediğim o kadar çok kişi vardı ki, bir "genelleme" içinde kaynamalarına üzülürüm. Derdim, onca gazetecinin arasındaki "bireysel girişimciler" de değil aslında. İlgim, ilişkim ve hevesim olmadığı için belki de pek anlamam, Borsa oyunlarından. Gelgitli bir "kumar" ortamında kendisinin ve eş dostun "portföyü"nü orada anında aldığı bilgilerle okşayanlar olmuşsa. Kazançları ceplerine, günahları da boyunlarına.
Lakin asıl önemlisi şu: O sırada, işini iyi yapmaya çalışan, siyasetçi, bürokrat, diplomat, danışman, gazeteci ordusu arasından kimileri, cep telefonlarını, "büyük cepler" için konuşturmuş ve koştur muşmudur? "İçeriden" anında, hatta anından önce bilgilerle, Borsa'nın kumar masalarında oyun dönmüş müdür? Bu çağda bir "haber"in gazetede yer alması için hala ertesi gün bekleniyor ama televizyon hızlı tabii. Dolayısıyla, anındaki haberler TV'den veya ajanslardan alınıyor. Lakin, bir olayın TV ya da ajans haberi haline gelişine kadar bile, kısa da olsa, bir "süre" gerekiyor. O "süre", niyeti yamuk kimilerinin elinde bir "tekel" süresi. Çünkü, bir olay, bir bilgi, bir gelişme "herkese açık haber" olana kadar, onların tekelinde. "Bilgi" doğru olsa bile bu söz konusu. Kaldı ki, niyetiniz bozuksa, bazen "bilgi" manipülasyon aracı haline bile gelebilir. En azından "bir süre" için. Zaten, endişeyle gördüm ki, "biz" gazeteciler, cep telefonu mesajlarına, tek taraflı hikayelere, gerçek adına dolduruşlara aşırı açık ve çıplak durumda kalmışız!
Anlamam dedim ya, biraz sormaya çalıştım. Konuştuğum birkaç borsa uzmanı, 17 Aralık'ta Brüksel'deki görüşmeler sırasında garip şeylerin de olduğunu söyledi. Mesela, "içeriden" cep telefonlarıyla "Bu iş bitti, dönüyoruz, rest çektik" mesajları yayıldığında, çok kişi paniğe kapılıp Borsa'da satışa geçince fiyatlar düşerken... Düşen bedellerden ciddi alımlar yapılmış. "Batan geminin malları" durumu. Özellikle bir yabancı kökenli kurumla Brüksel'deki görüşmelerde hiç "yabancı" olmayan bazı adresler ile birtakım medya bağlantıları işaret ediliyor. Ancak, bilemem, kanıtlayamam! "Cep telefonu"nu "telefon" olarak kullanan çoğunluk, "cep" olarak kullananların dünyasında uzaylı gibi kalır zaten.
|