|
|
Az kaldı korkacaktık!
Üç Kuluvallah bir Elham, cevşenim yok cesaretim var. Koptum Büyü'yü izlemeye gittim. Ben bir korku filmi delisiyim. Gerim gerim gerilip, aniden pöhh! korkutulup zıplamaya bayılırım. Adrenalin olayı yanii. Hiç unutmam babama zorla korku gerilim filmlerini aldırır koltukların tepesinde, tepine tepine çığlıklar atarak seyrederdim. Annem "Seyretmeyin şu pis şeyleri çocuuuum" diye kızar, babam avaz avaz bağırmalarımla acayip eğlenirdi (böyle de bir aileyiz). Heey gidi Elm Sokağı'nda Kabus, Şeytan, Jaws, Sapık, Kuşlar, Vampirler heeey! Hele işin içine biraz ruhlar, doğa üstü güçler, mistik vaziyetler girdi mi tümden tutmayın beni! (Sapık mıyım neyim?). Misal son dönemlerdeki favori filmim 'Halka'dır (Ring). Ha biraz gerilime girer ama bir de Testere' (Saw). Hal böyleyken milletçe büyülü lanetli bir korku filmimiz olmuş, kaçırılmazdı hani. Şimdi ilk sahneler acayip etkili; yazılar, çember çeviren küçük kız, büyücü kadın falan tipik korku film tonları ve insana Hah! Film yıkılacak" dedirtiyor ! Konu malumunuz; bir köyde yedi yüz yıllık bir büyü vardır, günümüz İstanbul'undan beş arkeolog hocaları önderliğinde kalkar Artuk Sultanı Salih'e ait bir el yazmasını bulmak üzere bu köye gider. Gider de maalesef film bir süre sonra kendini dağıtır. Yani bence bu kadar geçiştirilmiş bir senaryo olsun! Efekler, ses falan acayip iyi. Sonra Özgü Namal, Okan Yalabık, ardından İpek Tuzcuoğlu tamamdır. Ama seyirciyi düşünen olmamış. Misal ben internette okumasam bunlar neyi aramaya köye gitmişlerdi tamamen unutmuşum. Ya da ne bileyim hah! Düşünün ki karşınızdaki bir kadının göğsünden kanlar geliyor, ne yaparsınız? Bön bön bakıp sanki başı ağrıyormuş gibi tepki göstermezsiniz herhalde. Ya da tişörtünüz yırtık, kollarınız bacaklarınız çürük çarık içinde uyansanız hiçbir şey olmamış gibi mi davranırsınız? Abilerimiz ne demiş?: İyi bir senaryodan kötü bir film yapabilirsiniz amaaa kötü bir senaryodan iyi film yapamazsınız!
|