Damat Kıvanç Paşa!
Beşiktaş Başkanı Sayın Yıldırım Demirören, Kıvanç Oktay'ı sağına, Murat Aksu'yu soluna oturtup yöneticileri yanına ve arkasına dizerek basın toplantısı yaptı. "Güçlüyüz, birlikteyiz ve 2007'ye kadar dimdik ayaktayız" mesajı verdi. Bu fotoğrafın bir başka mesajı da şuydu: Beşiktaş'ı 3 kişi değil, 13 kişi yönetiyor. Ama böylesine önemli toplantıda sadece Başkan Demirören'in konuşması, herkesin susması da bir mesajdı. Başkan, "İpleri elime aldım" demek istiyordu. Soru şu: Başkan Demirören bu krizden güçlenerek mi çıktı? Kesinlikle hayır! Dahası şu: Beşiktaş'ta değişen bir şey yok. Daha kötüsü, Demirören bu krizden büyük yaralar alarak çıktı. Dört istifayı da önleyebilirdi, önlemek istemedi. Fulya ve 68 milyon dolarlık borç konusundaki açıklamaları da hiç inandırıcı değil. Öyleyse başa dönelim ve tartışalım: 1. İstifalar başkan Demirören'e sunuldu. Bu konuda açıklama yapma yetkisi (Etik olarak) Başkan Demirören'de olmasına rağmen, açıklamayı damat ya da enişte Kıvanç Oktay yaptı. Bay Oktay'ın "Giden gider, kalanlarla biz yolumuza devam ederiz" sözü istifacıların tüm dönüş yolunu kapattı. Böyle bir açıklamayı Bay Oktay'ın yapmasının hesabı şuydu: Bay Oktay, kendisini eleştiren yöneticileri tek tek temizliyordu. Başkan Demirören'in, "Bazı arkadaşlarım konumları gereği medyanın önündeler" sözüyle damat-enişte Kıvanç Oktay'a (Ayrıca Murat Aksu'ya da) tam destek verdi. Bir anlamda Beşiktaş'ı yöneten Baba Erdoğan Demirören'in damadının yıldızı parlıyordu. Gelecekte Kıvanç Oktay'ın başkanlık yolu da açılmış oldu! (Kıvanç Oktay istiyor diye Del Bosque'nin kalması da önemli bir olaydır.) 2. En önemli proje olan Fulya'nın temelinin 30 Nisan'da atılacağının altı çizildi. Başkan Demirören'in, "Beşiktaş'ın tüm ileri gelenlerinden akıl, fikir ve proje önerileri alacağız" açıklamasını ilk kez yapması ilginçti. Bir de şu vardı: "Bu proje Beşiktaş'ın geleceği demektir. Bu projeyi yapacak olanların Fenerli veya Galatasaraylı olması önemli değil" sözü de çok düşündürücüydü. 3. Borcun 28 milyon dolar olduğu açıklandı. Hem de bir tehdit eklenerek: "Bu konuda yazıp yanlış haber yapanları SPK'ya duyurup kağıtlarla (Borsa) oynuyorlar diye şikayet edeceğiz." Oysa: Beşiktaş'ın 68 milyon dolarlık borcunu denetleme kurulunun Divan'da açıkladığından haberi yok muydu? Elbette vardı ve "Denetleme kurulu bu konuda hata yapmıştır" diyordu. Önemli olan şuydu: Başkan bu konuyu açıklarken ısrarla şu dakikadan, bugünden itibaren sözlerini ısrarla kullandı. Geçmişte neyin üstü örtülüyor! 4. Başkan Demirören, "35 kişi istifamı istiyor diye" etmem demekle bu satırların yazarına mesaj yolladı. Oysa bu satırların yazarı, "İstifa et!" demekle kamu vicdanın sesi oluyordu. (Bu ifade genel kurula yapılmış saygısızlık değildir. İstifa edersin, seçime gidersin, seçimden güçlenerek çıkarsın!...)
Son söz : Beşiktaş'ta 4 istifanın verdiği mesajın iyi algılanmadığını görüyoruz. Etrafındakiler, "Evet efendimci" olduğundan Demirören kısa vadede belki zarar görmez ama uzun vadede yapayalnız kalabilir. Bu tablonun bugünkü gerçek mesajı da budur!
MESAJ : Lucescu'nun Sinan Engin hakkında konuşması düşündürücü. Engin'in de karşılık vermesi ise entresan. Ama susan biri var o da Daum!. Hatırlayın; Daum'un Beşiktaş'tan gönderilmesini isteyen ve yapan kişi menajer Sinan Engin'di! Bir daha hatırlatayım: "Başarısız olan kişi Beşiktaş'tan gider" dedi. Kendisi kaldı, Daum gitti. Bir özel not : Menajer Sinan Engin; Sergen Yalçın, Tümer Metin ve İlhan Mansız istediği için Ahmet Dursun'u yolladı. Yönetim Sinan Engin'i yollarken yıllardır hep koruduğu başta Sergen Yalçın olmak üzere hiçbir oyuncunun kılı kıpırdamadı. İşte hayat böyle!
|