|
|
|
|
|
Deniz Akkaya'yı linç mi edelim?
|
|
Olayın boyutları iyice büyüdü. Aslında hiç değinmek istemediğim halde, bari ben de birkaç satır yazayım. Deniz Akkaya'nın "Büyük İskender" röportajları, cin fikirli film getirticisi Pamir Demirtaş'ın emellerine pekala hizmet etti: Herkes bundan söz ediyor. Deniz Akkaya ise eleştirileri "Ben gazeteci değilim" deyip alçakgönüllü biçimde konuşarak atlattı. Hatta ünlü bir gazeteciden bu tavrı nedeniyle övgü bile aldı. Deniz'i tanırım. Akıllı ve hırslı bir genç kadındır. Güzelliğine ek olarak... Kabahat elbette onda değil. Önüne gelen böyle bir öneriyi ve fırsatı neden tepsin ki? Pamir Bey açısından da amaca ulaşılmış sayılır. Peki ama yapılan iş doğru mu, eleştiri gerekmiyor mu, gerekiyorsa kimi eleştireceğiz? Özellikle çevremdeki gazeteci ve muhabirlerde uyanan tepkiyi de gözönüne alarak söylüyorum: Yapılan iş reklamcılık denen amaca uygun da olsa, etik açıdan ve de ulusal gururumuz açısından doğru değildi. Tüm konuşmalarda, Deniz hanımın soru sormaktan çok garip sorulara muhatap olduğu, bir diğer deyimle ünlü Hollywood kurtlarının onunla dalga geçtikleri görülüyor. Adeta muhabir o değil, öbürleri... Daha da vahim olanı, gay olduğuna dair bir bilgi bulunmayan genç oyuncu Jared Leto'ya sırf filmde İskender'in sevgilisini oynuyor diye "Siz gay misiniz?" diye sormak. Ve de ondan "Sen muz sever misin, bu sabah yedin mi?" benzeri bir muz edebiyatıyla karşılık almak!.. İşte Türkiye bunu hak etmiyordu. Artık her alanda iyi, başarılı, uzman ve hatta dahi kişilikleri olan Türkiye, aslında kendileri gazeteciler karşısında sapır sapır titremesi gereken ve de titreyen Hollywood gülleri önünde alay konusu olmayı hak etmiyordu. Artık bu olaya sebep olanlar oturup biraz düşünsün...
|
|
|
|
|
|
|
|
|