Bosque'nin valizleri
(PARMA) Parma'da futbolu çok da önemseyen yok. UEFA'da Beşiktaş'la oynamaları da kimsenin umurunda değil. İlgilendikleri tek şey Parma küme düşmesin. Ama Beşiktaş öyle değil ki! Parma maçı kaybedilir, yani UEFA Kupası biterse Beşiktaş da biter. Siz bakmayın Başkan Sayın Yıldırım Demirören'in, "Del Bosque'nin sonuna kadar arkasındayız" dediğine... Yani... Yanisi şu efendim! Parma maçının kaybedilmesi, önce Beşiktaş'ın orkestra şefi bay Del Bosque'nin prestijini bitirir. Sonra da bu takımın iki kemancısı Sergen Yalçın ve Tümer Metin'in sonu olur. "Bu da nereden aklına geldi" demeyin. Geldi işte. Bakın size bir şey anlatayım... Opera bestekarı, Giuseppe Verdi ve orkestra şefi Artura Toscanini, Parmalı'dır. Yani Parma halkı futboldan değil sanattan çok iyi anlar. Bilirsiniz... Urfa'da bir konser sonunda vatandaş fikrini açıklamış: "Urfa, Urfa olalı böyle zulüm görmedi!.." Parma'da yaşanan olay ise daha değişik. Opera'da tenorun sesi hiç beğenilmez. Kötü söylemiştir. Ertesi gün şehirden ayrılırken valizleri taşıyan hamal tenoru tanır. "O şarkıları berbat eden tenor sen misin?" der. Tenor "Evet" deyince, hamal valizleri yere atar ve şöyle der:
Kesime giden kuzular! "O zaman valizlerini sen taşı!.." Lafı şuraya getirdim: Bu konuda Del Bosque kendini hazırlamış bile. Bakın bir filazof gibi neler söyledi. 1- Korkmayacağız. Korkarsak diri diri mezara gömülürüz. 2- Stresle yaşamak istemiyoruz. Hayatta her şeyin fazlası da azı da zarar. 3- Beşiktaş tarihinde hiç İtalyan takımını yenememiş. Real Madrid'te bir Alman takımını yenemiyordu. Gittik ve Leverkusen'i yendik. Ama istatistikler tarih değildir. Peki ya Beşiktaşlı futbolcular!... Tek övündükleri nokta Fenerbahçe ve Atletico maçında oynadıkları futbol... O futbolu oynayan bizler Parma'yı eleriz diyorlar. Buna itiraz yok. Peki ya Bükreş ve Standart maçlarında ki futbolu oynarlarsa!... Ama; beni korkutan ve umutsuzluğa iten nokta futbolcuların inanılmaz sessiz oluşu... 2 saatlik yolculukta gülen ve etrafa neşe saçan bir tek kaleci Ramazan Kurşunlu vardı. Ya ötekiler derseniz benzetmek gibi olmasın ama kesimevine giden kuzular kadar sessizdiler. Futbolcular şu iki gerçeğinde farkındalar; 1- Beraberlik yetebilir. Ama garantisi yok. 2- Parma'nın çok kötü futbol oynaması ve kötü sonuçlar alması bir ölçü değil, iki gün önceki antrenör değişikliği Parma'yı olumlu motive eder. Ya da olumsuz. Ayrıca antrenör Pietro Carmignani'nin Beşiktaş'ı tanımaması kimin adına şans! ( Pietro Carmignani'nin Beşiktaş'ın taktik antrenmanını bir casus gibi izlemesi hiç de etik değildi) Elbette Beşiktaş'ın son 8 maçın 6'nı kazanması (Konya ve Rize hakem hataları sonucu berabere bitti) çok şeyi anlatıyor. Kazanan bu kadronun başarısına damga vuran Emre Aşık, Mustafa Doğan, Fatih Sonkaya, Tümer Metin, Berkant Göktan, Veysel Cihan ve hatta İbrahim Üzülmez teknik patron Del Bosque'nin satılsın istemiyorum dediği oyuncular değil mi? Gelinen nokta çelişkilerle dolu olsa da Beşiktaş gerçeği bu; Parma'yı yen huzur bul! Ya yenemezse! İşte o zaman sadece Del Bosque valizlerini taşımaz. Başkan Sayın Demirören'de kendi valizini kendisi taşır. Bu çok önemli maça eşiyle geldiği için valiz taşımada sorun bile yaşayabilir. Çünkü; bu maça hiç önem vermeyen Parma'yı yenememek demek, Beşiktaş'ın bu sezon perdeleri kapatması demektir. Son söz; Beşiktaş her maça kötü başlıyor ama iyi bitiriyor. Del Bosque'ye bu özel durumu sordum. Cevap ikinci yarıda sorunları birlikte çözüyoruz dedi. Öyleyse; Beşiktaş ilk yarıda sorun yaşamazsa turu 2-1'le geçer.
|