|
|
|
|
|
Benim de sarı bileziğim var
|
|
Geliri kanserli çocukların tedavisine aktarılan sarı bileziklerden ben de takıyorum. Lance Armstrong Fransız bisiklet turunu bu bilezik sayesinde kazanmış olmalı.
Sarı bilezik modası
Satışından elde edilen gelir kanserli çocukların tedavisine aktarılan sarı bilezikten artık ben de takmaya başladım.
Böyle bir hastalık geçirmeseydim belki de fark etmeyecektim. Prenses Diana'nın oğlu Prens Andrew ile bir gazete haberi yapmışlar. Baktım sağ bileğinde sarı bilezik. Künye formunda, açılıp kapanmadan takılan, üstünde Livestrong yazan plastik bir şey. Tanesi bir dolar. Niye "tanesi'' diyorum. Çünkü alan en az on tane alıp yakınlarına dağıtıyor. Çok moda çok... Bulunmuyor. İlker hastane şoföründen öğrenip Houston'un Akmerkez'i, Shopping Mall'de buldu. On taneden fazla vermediler, ikinci on taneyi bize aldırdı. En güzel tarafı da anlamı. Satışından elde edilen para olduğu gibi kanser hastalarının, sanıyorum ihtiyacı olan kanserli çocukların tedavisine gidiyor. Okuduğum günden birkaç gün önce yine Sabah'ta Cemil İpekçi'nin kolunda da dikkatimi çekmişti. Ben, Umutcan, İlker, Sönmez ve spor arkadaşları hepimiz takıyoruz. Amerika'da her meslekten tanınmış kişilerde, işadamları, sporcular, film starları, top modellerde görebilirsiniz. Hepsi destekliyorlar. Bizde de keşke kanser hastaları için benzer bilezik yapılsa. O kadar çok ilacını alamayan, tedavisini yaptıramayan var ki... Belki diyorum çok büyük bir ilaç firması veya bir kurum sponsorluk başlatarak öncülük ederse imkanı olmayan kanser hastalarına büyük bir katkı olur. Tahminim sarı bilezik kampanyasından çok büyük bir para toplandı hastalara. Duymayan kalmadı. Biliyorsunuz Lance Armstrong genç yaşta iki ayrı yerinde kanser olan bir sporcu. Ümitsizliğe kapılmıyor, zorlu bir mücadeleden sonra iyileşip Fransa bisiklet turunu kazanıyor. Sağ kolunda plastik bilezikle belki de. Mücadelesini anlattığı kitabı da etkileyiciymiş.
TİYATROYA GİDELİM Apayrı bir konuya değinmek istiyorum. Pop kültür dışında pek bir şeyle ilgilenmeyen bir çoğunluk olduk. Varsa yoksa kaynana Semra Hanım. Biraz da kültür, sanat olaylarının farkına varsak. Mesela çevrenizde tiyatro varsa oyunlarına gidin. Ne kadar önemli bilseniz. İlgi çeken birkaç oyun, birkaç tiyatroyu yaşatıyor. Önemli eserlerin, önemli oyuncularla boş salonlarda oynanması içinizi sızlatmıyor mu? Özel tiyatrolardan ne kadar kapanan oldu. Neden böyle olduk? Ünlüler Çiftliği'nden daha mı az ilgi alanımıza giriyor. Sayın Tufan Türenç ne güzel yazmış. "Tiyatro Ayna'nın 15. kuruluş ve genel sanat yönetmeni Dilek Türker'in 40. sanat yılı Pir Sultan Abdal oyunuyla taçlandı" diyor. Bari gidip ölümü göze alıp haksızlıklara isyan eden Pir Sultan Abdal'ı seyredelim. Çünkü yönetmeni aynı zamanda çok özel bir insan, çok özel bir oyuncu olan arkadaşım Dilek Türker, ne yaparsa çok güzel yapar. Akatlar Kültür Merkezi: 0212 351 93 84
Not: Yazılarımı el yazısı olarak veriyorum. Arkadaşlar dizilecek hale getiriyor. Baskıya girmeden düzeltmeleri yapıyorum ama yine hatalar oluyor. Örnek sıralayıp sizi sıkmayayım geçen yazılardan birinde "manevi değerler", "manevi duygular" olarak çıktı. Elimde uyuşukluk olduğu için yazım kötü, baştan itibaren yanlış okunup aktarılıyor. Bazılarını düzeltiyoruz, bazıları kalıyor anlaşılan. Daha dikkatli olmaya çalışacağım.
|
|
|
|
|
|
|
|
|