| |
Ben de merdivenleri boşaltamadım
Şimdi ben o bildiğiniz taraftarlardan değilim. Tuttuğum takım keseyi yedi mi arazi olmam. Aksine ortaya çıkar söyleyeceğim ne varsa söylerim. Maçtan önceki tahminim Kanaryam 20 kazanır şeklindeydi. Bilimsel gerekçelerim de var. Manchester'a, Lyon'a gol atabiliyorsam, Galatasaray'a da atarım diye düşündüm. Pozisyona bile girememiş olmamız oldukça düşündürücü. Tıraşı bir kenara bırakıp maç gecesine dönelim. Efendim Hıncal Abi'den görüp biz de edindik. Madem artık maça gitmiyoruz, iyi bir ekip kuralım evde takılalım dedik. Pek fazla sesimiz çıkmıyor, gündem yaratamıyoruz ama bizim evin ekibi Hıncal Abi'nin evindeki ekibe avans verir. Yani bir kamera koysanız reytingimiz geçer. Öyle, spor dostluktur, kardeşliktir kontenjanından karşı takım forması falan giymiyoruz. Maçın temposu düştü mü zaplıyoruz, acıkınca kebap söylüyoruz ve kebabı getiren vatandaşın da bir iskemleye tüneyip maçı izlemesine izin veriyoruz. Herife sarıyoruz, dolayısıyla maçı çar çur ediyoruz. Maksat muhabbet, fonda çocuklar oynasın işte. Kokuyu alan mahalleli de dadanmıyor değil. Tanımadığımız figürler geliyor arada bir. Arkadaşın arkadaşı! Yakında "bir arkadaşa bakıp çıkıcam" durumu gerçekleşirse hiç şaşırmam. Ama Galatasaray maçları öyle olmuyor doğal olarak. Sıkı güvenlik önlemleri alıyoruz. En ciddi önlemimiz apartman merdivenlerini boşaltmak. Malum gene Hıncal abi yönetiminde merdivenleri boşaltalım obsesyonu var. Bizim peder de öyledir. Takar bir mevzuya, tüm olumsuzlukları ona bağlar. Misal, herhangi bir faturayı gününde ödeme, bittin. Lise ikide sınıfta kalmamdan tutun, batırdığım paralara kadar, ne bileyim hayatım boyunca ne kadar hıyarlık yapmışsam buna bağlanır. Allah'tan artık faturaları peder ödüyor, ben de ona... Neyse Hıncal Abi'nin bildiği bir şey vardır diyerek yine apartmanın merdivenlerini boşalttırdım. Zaten iki daire, ikisi de işyeri ve zaten pazar. Çok yorulmadım. Gerçi arada bir berduş takımından birileri girip merdivenlerin dibine kıvrılıp uyuyor ama onları saymıyorum. Tek sorun var: Yan apartmanın kapıcısı pazar günleri bizim merdivenleri siler. Yirmi basamak elli saatte silinir! Bitmez bi'türlü.. Çamaşır suyu hiç kafa yapar mı? Kesinlikle yapar? Hele sonsuz miktarda arap sabunuyla birleşirse halusinasyon bile görürsünüz... Bu sefer hiperaktif oğlunu da bize kakaladı maç izlesin diye. Bi'dur ya... Abi o ne, abi bunu versene, abi bu kırılır mı?.. Bir de çocuğun maç yorumlarını çek. O da her şeyi biliyor! Daha da kötüsü Cimbomlu. Verdim eline bozuk dijital makineyi. "Tamir edersen al senindir." Gole kadar sesi kesildi. Ama bu kez annesi ikide bir kovayla su almak için eve dadandı. Anlayacağınız maç "piç" oldu gitti. Bi'şey anlamadık. Golü yiyince de dijital makinenin büyüsü bitti ve hiperaktif misafirim fena halde baymaya başladı. Son yirmi dakikaya, bir arkadaşın toptan anlamayan arkadaş grubu geldi ve dolayısıyla onların çamur ettiği merdivenler yeniden temizlendi ve yeniden kova kova su alındı. Yoksa maça konsantre olup aldırtacaktık. Hıncal Abi haklı, merdivenlerin boş tutulmasına tüm kalbimle ben de destek veriyorum artık. Gereken önlemleri tam anlamıyla alabilmiş olsaydık maçı aldırırdık. Bundan sonra merdivenler boşaltılmadıkça televizyonu açmayacağım. Celalettin Cerrah, Muammer Güler, Levent Bıçakçı ve UEFA yetkililerini ben de uyarıyorum.
|