|
|
Hayırsız Ada sürgünleri
Padişah II. Abdülhamit döneminin İstanbul köpekleri için en rahat dönem olduğunu söylüyor Ümit Sinan Topçuoğlu: "O köpeklerle değil, kuduzla uğraşıyor. Fransa'ya Pasteur Enstitüsü'ne heyet gönderiyor ve dünyadaki üçüncü Kuduz Enstitüsü'nün İstanbul'da kurulmasını sağlıyor." Ancak köpeklerin saltanatı 1910'a kadar sürmüş. Hayırsız Ada'ya gönderilen köpekler, bir daha da dönememiş. Topçuoğlu, o dönemde İstanbul'a gelen Sam isimli bir Fransız karikatüristin, Hayırsız Ada'daki köpeklerin içler acısı halini gördüğünü ve bunun üzerine yazdığı "Köpekler Adası" başlıklı yazısının Fransa'da Le Journal adlı dergide yayınlandığını anlatıyor: "Bu olaydan sonra katliama elleri alışıyor bir kere. Kuduz hastalığını öne sürerek yapıyorlar bu kez. 1914'te bir kanun çıkıyor. Bu kanunda bir yerde bir kuduz vakası görülürse, o bölgedeki bütün köpekler öldürülür. Bunu ilk uygulayan Cemil Topuzlu'dur. 30 bin köpeği öldürdüğünü anılarında iftiharla yazıyor." Köpek itlafları bugün de devam ediyor, Hayvanları Koruma Yasası'na göre bir suç olmasına rağmen... Ümit Sinan Topçuoğlu, sokak köpeklerinin hakkını arayacağını vurguluyor: "HAYHAK (Hayvan Hakları Platformu) adı altında bir araya gelip hayvanların davalarına girelim, takip edelim istedim. Kızım 5 yaşındayken gözünün önünde köpek öldürdüler. Bunlar cezasız kalmamalı. Şimdi kanun çıktı ama bilen yok. Kanun çıkar ama hayvanın hakkını savunan olmazsa o kanun kalır öyle. Yani ben bir avukatlık görevi yapıyorum ve hayvanlardan ücreti vekalet istemiyorum. Kitap üzerinde iki yıldır çalışıyorum, artık bitti. Bu kitabın hayvan katliamının politikasını, tarihini, gerekçelerini, müsebbiblerini ortaya çıkaracağını düşünüyorum."
|