| |
|
|
Hülya, Ali Özgentürk'e mesaj attı ve...
Hülya Avşar filmi izleyip Ali Özgentürk'e telefonla mesaj geçti. Dedi ki; "Bana hayatımın en iyi filmini çeken yönetmene saygı ve sevgilerimi sunuyorum." Hülya dobra kızdır. Sırf laf olsun torba dolsun için böyle bir laf söylemez. Belli ki çok sevdi filmi. Açıkçası ta set günlerinden beri izini sürdüğüm bu filmi ben de çok sevdim. Şimdi hemen zaman tüneline giriyor o meşhur set günlerinde yaptığım söyleşiyi takdim ediyorum size.
Ben çaldım Hülya okudu: Ali Özgentürk' ün çekimleri süren "Zaman Filmi" setine davet almak hoşuma gitti. Çünkü çok fazla "medyatik takılmaz" Ali abi. "Filmimi gazetelerden bölük pörçük öğrenmesinler, sinemada izlesinler" diye düşünür. Zaten 30 yıldır kamera karşısına geçip konuştuğu da ya birdir, ya iki. Sevindim dediğim bu yüzden işte. Gidip hem set atmosferini yaşayacağım, hem eşi dostu görüp, sohbet edeceğim aralarda.
Duvara Karşı Pera Palas'ta çekiyorlarmış o günkü bölümü. Hülya Avşar ve Birol Ünel'in çok çok özel bir sahnesi varmış. Bunu duyunca daha da bir keyiflendim. Çünkü hem Hülya'yla hasret gidermek, hem de Duvara Karşı'daki performansını pek beğendiğim, genç oyuncu Birol Ünel'le tanışmak iyi olacaktı. Keşke Zeki Alasya, Oktay Kaynarca, Halil Ergün'ün de bulunduğu güne denk gelseydim.
Bir deli kız Gittiğimde bir tek Birol vardı. Hülya daha sonra gelecekmiş. Tekli planları çekilecekti Birol'un. "Balo salonunda tek başına dans edecekmiş", öyle dediler. Işık kurulup, kamera düzeni alınana kadar boş vakit buldum orada. Birol'la tanışıp kaynaştık hemen.
Hülya Hanım geldiler Derken Hülya geldi sete. Üzerinde 80'li yılların modası çok güzel siyah tül bir elbise var. Şöyle yakından bir bakıyorum da gerçekten çok güzel kadın bu Hülya valla. Dönüp beni görüyor ve bir çığlık: Hülya Avşar: Heyooo. Yaşasın buradasın. Ne güzel, ne güzel sürpriz... Savaş Ay: (gülerek) Eee sen olursun da ben gelmem mi? Baktım gazeteci kardeşlere zulüm yapıyormuşsun. Dur gideyim de bir hesap sorayım bakalım Avşar güzelinden dedim. H.A: (gülerek) Hah işte müfettiş geldi gördünüz mü? Bu zaten hiç kıymaz kardeşlerine. S.A: Sahi nedir bu olup biten Hülya? Neden hep arıza çıkıyor? İşin sırrı nerede? H.A: Bak söyleyeyim. Hem de kısa yoldan, net söyleyeyim. Ben hayatım boyunca büyükküçük arasında saygıya dayalı sevgi ilişkisine özen gösterdim. Küçük kızıma da bunu öğretiyorum. Gencecik bir muhabir. Kız ya da erkek. Gelmiş senin setine, kulisine, bacak bacak üzerine atmış, kaykılmış oturuyor. Ağzında da bir sigara. Bir yandan dumanı üfleyip bir yandan da abuk sabuk sorular soruyor. S.A: Jön yok diyordun ya, bir ışık gibi geldi Birol... H.A: O daha çok yurtdışında oturuyor ve orada iş yapıyor. İyi bir oyuncu evet. Etkileyici ve çok da akıllı. S.A: Oktay Kaynarca nasıl sence? Uyum oldu mu aranızda? H.A: Oktay iyi ama kilosuna filan dikkat etmiyor. Jön adam kendine bakacak. S.A: Sana da oyuncu beğendirmek zor birader.
Düet yaptık S.A: Bak orada piyano duruyor. Sen şarkıcı, ben piyanist. Ne çalayım, ne okursun? H.A: En sevdiğim şarkıyı çal. Ben de okuyayım ama düet yap bana. Söz mü? S.A: İyi yaparım, neymiş o şarkı? H.A: Gamzedeyim, deva bulmam. Garibim bir yuva kurmam. S.A: Ooov kıyak şarkıymış. Bak Kayhan ağabeyin bile gözleri parladı. Eski tüfek tabii ki. Hadi gel halledelim şu işi de meydan ikili görsün.
|