Türk olmak da uğraşmak da zor...
TOBB ve İKV'nin, önceki gün Brüksel'de düzenlediği Türkiye Platformu sonrası, dönüş yolunda katılımcıların yaklaşmı şöyle özetlenebilir: "AB'den tarih alacağız, detaya takılmayalım, sonrasına bakalım..." Toplantıdan yansıyan hava bu yönde olsa da 17 Aralık sabahına kadar Brüksel'de herşeyin bittiğini söylemek zor. Kısa süre sohbet etme fırsatı bulduğumuz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yüz çizgilerinin rahatlamış tavrına bakılırsa, "işler rayına girmeye başlamış ve mesafi alınmış gibi" görünüyor. Yine de Brüksel'de günlerdir çaba gösteren diplomat ve siyasiler, herşeyin bıçak sırtında olduğunu kayda geçiriyor. Çünkü, sorunun temelindeki konular açıklığa kavuşmuş değil. Yani; tam üyelik dışında özel statü ile sonuçlanma ihtimalini de kapsayan müzakere süreci, Kıbrıs sorunu, serbest dolaşmın da içinde bulunduğu kısıtlamalar... Dikkat edilirse, müzakerelerin başlama tarihi konusu kaygıların dışında bırakılıyor. 17 Aralık'ta müzakere tarihi almak, "temel öncelik olmaktan" çıkmış olsa da serbest dolaşm, Kıbrıs, Ege gibi kısıtlamalarla sulandırılmış raporla yüz yüze kalmaktan çekiniyor. "Tarihi alalım yeter. Kısıtlamalar daha sonra ortadan kalkar. Yunanistan da üye olurken Türkiye konusunda taahhütte bulunan kağıt imzaladı da ne oldu?" yaklaşmına sıcak bakılmıyor. Devletin zirvesinden çıkan bildiri dururken "Bunlara aldırmayalım" denilmesinin zorluğuna işaret ediliyor.
On yıl sonrası On yıl sonra Türkiye'nin, bugün "detay olarak görülen" bazı kısıtlamalar dolayısıyla yeni bir sıkıntıyla yüz yüze kalmasından çekiniliyor. Hatta, 17 Aralık'ta çıkacak olan raporun, Nisan 2005'te gelecek olan Katılım Ortaklığı Belgesi'ni olumsuz etkileyebileceği kayda geçiriliyor. Veya sonrasında müzakere sürecinde yine 17 Aralık Raporuna dayalı olarak ortaya çıkabilecek engellemelerin hükümeti zor durumda bırakabileceğinin de altı çiziliyor. Brüksel'de sohbet ettiğimiz konuyla ilgili yetkili, şu noktaya dikkat çekiyor: "Kısıtlamalara fazla boğulup kalmadık diyelim. 31 başlıktan beşi bölüm (chapter) tamamlandıktan sonra engelle karşlaşlırsa ne olacak? Bu durumda Türkiye'yi geri dönse dönemez, ileri gitse gidemez noktaya getirmemiz lazım..." Bu nedenle kaygıların bugünden giderilmesi için uğraş verdiklerini vurguluyor.
Örtüyü yırtmamak Dönüş yolunda AB Dönem Başkanı Hollanda'nın Ankara Büyükelçisi Sjoerd Gosses ile de sohbet ediyoruz. Gosses, bugünkü yaşananların ilerde çok önemli bir hal almayacağına inanıyor. AB'nin 25 ülkesinin bir karar vereceğini anımsatıp şöyle diyor: "Örtüyü masanın üzerine 25 üye ülke birlikte serecek. Kıyısından kö- şesinden çekiştirip örtüyü yırtmamamız lazım. Gelinen noktayı ben olumlu ve iyi buluyorum..." Gosses bunları söylese de Türk yetkililerin, Fransa, Avusturya, Kıbrıs Rum yönetimi, Yunanistan ve Danimarka'ya dönük kaygısı gitmiş değil. Son dakikada hesaptan olmayan bir gol yenilebileceği endişesi dile getiriliyor.
Türk olmak Hatta, çok fazla ihtimal dahilinde görülmese de şeytanın avukatlığına soyunulup şu soruya da yanıt aranıyor: "Türkiye'nin dışında, tam üye ülkeler kendi aralarında anlaşamaz, geçen yıl Avrupa Anayasasında yaşanan gelişmeyle benzer bir şekilde kararın verilmesi daha sonraki aylara bırakılırsa ne olur?.." Kısaca, Türk tarafı Brüksel'de her ihtimali değerlendirip, alınan tüm duyumları masaya yatırıyor. Brüksel'de bir Türk diplomat ile AB Komisyonu'ndan bir yetkilinin arasında geçen konuşma da Brüksel'de yaşanan mücadeleyi anlatmaya yetiyor. Aktarıldığına göre, yabancı diplomat Türk diplomata, "Bu dünyada Türk olmak zor..." diyor. Türk diplomatın yanıtı ise şöyle oluyor: "Türklerle uğraşmak daha zordur..."
|