En masumu futbol!
Büyük kentleri giderek esir alan ve varoşlardan yayılarak kuşatan şiddetin izini sürmeye devam edeceğiz bu "dizi-yazı"larda.. Bıkmadan usanmadan diyeceğiz ki: Bir stadın karanlık tünellerinde genç bir bedene saplanan "keskin bıçak"ın sapındaki parmak izleri, futbola ait değildir. Haftalardır, futbol alanlarında, statlarda önlem alarak şiddetin önünü alabileceğini yazıp söyleyenler boşuna konuşuyor. Gerçeğin uzak ufuklarına bile ulaşamıyor söyledikleri. Kalbin en derinine değil, yüreğin çeperlerine bile dokunamıyor kelimeleri. Kimsenin farkında olmaması, büyüyerek gelen şiddetin kendisinden daha ürkütücü aslında.
Stadyumda bir cinayet oldu. Kıyamet koptu. Oysa... Rakamlar diyor ki... İstanbul'da bu yıl 1100 cinayette, 1100 (yazıyla bin yüz) kişi öldü. Bu demektir ki bin yüz de "öldüren" vardı. Rakamlar diyor ki... İstanbul'da bu yıl 3000 (yazıyla üç bin) kişi gasp edildi. Bu demektir ki 3000 (yazıyla üç bin) de "gasp eden" vardı. Bu yıl İstanbul'da 30.000 (yazıyla otuz bin) hırsızlık olayı yaşandı. Bu demektir ki 30.000 (yazıyla otuz bin) de "çalan" vardı. Ve bütün bunlar; polisin geçmiş yıllara göre, daha büyük bir özveri ve çağdaş yöntemlerle almakta olduğu önlemlere rağmen gerçekleşti. Sorun "polis" değildi yani... Çünkü, başka rakamlar da vardı, "köşe"lerimizde "muhabbet ederken" haberdar olmadığımız... Devletin (DİE'nin) resmi rakamlarında; bu ülkenin üçte birinden fazlasının ya çok yoksul, ya açlık sınırında yaşadığından haberdar mıyız mesela? Daha geçen ay, daha bu ay ve şimdi... Bu çok yoksul ve bu çok aç insanların, "zorunlu göç dalgası"ndan sonra şehirleri kuşatan varoşlarda yaşadığından haberdar mıyız? İstanbul'da mesela; sokaklarda karşımıza çıkan her beş kişiden birinin "açık işsiz" olduğundan haberdar mıyız? Varoşların kendi kültürlerini, kendi değerlerini, kendi yaşam tarzlarını, kendi vicdanlarını üretmekte olduklarından haberdar mıyız? Yine devletin (Diyanet İşleri'nin) resmi istatistiklerinde ve değer araştırmalarında; dindarlığın varoş kültüründe eridiğinden ve -sanılanın aksine- yoksulların, orta sınıftan daha az dindar olduğu tesbitinden haberdar mıyız? Bazılarına "olumlu" gibi gelebilecek bu değişimin, gerçekte tehlikeli bir "çözülme"nin işareti sayılması gerektiğinden haberdar mıyız? Çözülen değerlerin yerine ne konduğundan, ya da aslında yerine -başka ideolojiler de dahil-, "hiçbir şey" konmadığından haberdar mıyız? "Tehlikeli vakum"dan haberdar mıyız?
Çözülünce ne mi olur? "Kuşatılanlar"ın henüz korkmalarına gerek yok! Keskin bıçak, şimdilik yalnızca kendine zarar veriyor. Şimdilik! ATV Haber'de, yüreğimizi dağlayan 12 yaşındaki "varoşlu" Tuğba; "yaşadığı yer"den neden kurtulmak istediğini söylerken ne diyordu geçen hafta, duymadınız mı? Hem de iki kez, üstüne basa basa: "Bizim oralarda hep kavga ediyorlar. Korkuyorum!"
.......... "Oralarda" uyuşturucu kaç para? Fuhuş kaç yaşında? Cumartesiye...
|