|
 |
|
 |
 |
Düğmeyi diktin elbiseyi değil ki
|
|
Demirel'e göre AB sadece AKP'nin başarısı değil: "Elbise dikilmiş, askıda duruyor, düğmesi yok. Birisi onu dikip elbiseyi de ben diktim, diyor. Bu olmaz..."
Demirel: Biz ne yapmamışız!
AB'yle gelinen noktanın yalnız AKP'in başarısı olmadığını söyleyen Demirel alındı: "Benim başında olduğum hükümetler neyi yapmamış. Biri düğmeyi dikiyor, elbiseyi ben diktim, diyor. Olmaz!.
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı neşeli. Üstelik Türkiye'nin "kurumsal kara kutusu" sayılabilecek seksen yaşındaki Cumhurbaşkanı, bir kez daha siyaset merkezinin ilgi odağı. Konferanslarda Avrupa Birliği'yle ilgili sözleri gazete sütunlarında. Her gün gazeteciler kapısını çalıyor; siyasete hevesli isimler fikir danışmak için uğruyor; eski dostlar Cuma namazına birlikte girmek ya da laflamak için Süleyman Demirel'e geliyor. Biz de Yavuz Donat'la birlikte "Baba"dan iç ve dış politikada bir "ufuk turu" yapmasını istemek için Kuleli Sokak'tayız. Demirel'in verdiği en önemli mesaj, Kıbrıs konusunda. Güney Kıbrıs'ın tanınmasının gündemde olduğu bir noktada, 9'uncu Cumhurbaşkanı, ancak 40 yılını dünya meselelerine vermiş bir liderin sahip olabileceği bir özgüvenle uyarıyor: "Devletleri ayakta tutan prestijdir (...) Türkiye'de kimse Kıbrıs'ı tanımanın faturasını ödeyemez. Buna razı olacakların sayısı razı olmayacaklardan daha fazladır." Demirel AB süreciyle ilgili "Mevcut hükümet son iki yılda Türkiye'yi tarihinde görülmediği ölçüde AB'ye yakınlaştırdı. Geri dönüp baktığınızda bu uğurda farklı yapmış olsaydım dediğiniz şeyler var mı?" sorumuza muhtemelen alınıyor. İşte Demirel'le ufuk turundan başlıklar:
"UCU AÇIK" SORUN DEĞİL: Müzakerelerin ucunun açık olmasını izahı mümkün. Doğası itibariyle müzakerelerin ucu açıktır. Ben onları büyütmüyorum.
GÜNEY KIBRIS'I TANIMAK 40 YILIN İNKARI: Kıbrıs'ı tanıyacaksınız deyince kimi tanıyacaksınız? Birleşmiş Milletler'in Kıbrıs Cumhuriyeti dediği cumhuriyeti mi Güney Kıbrıs Kesimi idaresini mi? Kıbrıs'ın tanıması diğer zorluklardan daha önemlidir. Çünkü 40 senelik tüm iddialarınız suya düşer.
KİMSE BU BEDELİ SİYASETEN ÖDEYEMEZ: Tanıma durumunda Türkiye Kıbrıs'taki haklarından geniş çapta vazgeçmek şekliyle öder. Kıbrıs'ı tanıdığı zaman Kuzey Kıbrıs devlet iddiası ortadan kalkar. Türikye Kuzey Kıbrıs gibi bir devleti tanımaktan tanıma konumunu da kaybeder. Nihayet bunun arkasından askerinizi çekin derler. Ve buradaki Türkler Kıbrıs Rum hükümetinin altına girer. Bu olur fatura. Böyle bir faturayı Türkiye ödeyemez. Siyaseten ödeyemez. Buna Türkiye'de razı olmayacakların sayısı, razı olacaklardan daha çoktur.
TÜRK-AMERİKAN GERİLİMİ GEÇİCİ: Devlete öfke yakışmaz. Bizim devlete de yakışmaz, Amerikan devletine de. Amerikan devletinin dış politikası hızlı ve sabırsızdır. Ben söyliyeyim sen yap muamelesini düşünebilen bir politikadır. Ama işine gelince küçücük bir devlete eşit muamele eder. Türkiye büyük devlet. Bulunduğu yer ABD'nin önümüzdeki 25 yıl zarfında menfaatları bakımından çok önemlidir.
ABD BİZİ SİLKELEYEMEZ: Böyle bir durumda, hangi sebeple olursa olsun, Türkiye'yi silkeleyemez. Türkiye'nin de menfaatleri Amerika'yla ilişkileri iyi değerlendirmesidir. Çünkü henüz Avrupa ile münasebetlerin ne olacağı belli değildir ve Ortadoğu'daki durumların ne olacağı belli değildir. Ortadoğu'daki durumlara yani Filistin-İsrail meselelerine, Irak meselesine Amerika ne kadar müdahil, ne kadar söz sahibi olacaktır. Türkiye bu konularda seyirci olamaz. Bütün bu sebeplerle Türkiye Amerika'nın bence hala önümüzdeki 25 yıl içerisinde sıcak münasebetleri olacaktır. Bugünkü durum geçicidir.
AMERİKA'NIN DOSTU OLMAK ZOR: Bunlar 1 Mart tezkeresiyle başlayan durumlar. ABD'de 1 Mart tezkeresi bir Türkiye'ye karşı güvende sıkıntı yaratmıştır, güvensizlik meydana getirmiştir. Böyle bir ortamda Amerika'ya dostluk yapmak hakikaten kolay görünüyor. Ama bu geçicidir. Bu ülkenin halkı her gün İsrail'de evlerin bombalanması, çocukların öldürülmesine razı olmaz. Bu ülkenin halkının vicdanı, 15 yaşındaki kız çocuklarına bomba bağlayıp patlatmak suretiyle kalabalıklar içerisinde masum insanların öldürülmesine razı olmaz. O da doğru değil.
BU ELBİSEYİ BEN DİKTİM OLMAZ: (1960'dan itibaren AB sürecini özetledikten sonra) Benim başında olduğum hükümetler neyi yapacakmış da yapmamış? Bu ne biliyor musun? Elbise dikilmiş, hazır askıda duruyor, düğmesi yok. Birisi geliyor düğmeyi dikiyor, "Bu elbiseyi ben diktim" diyor. Olmaz....
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|